Haber: N. Nuri Yavuz
Öğretmenlik Meslek Kanunu, 4 Şubat tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Kanunla birlikte öğretmenlik, bir kariyer mesleği olarak tanımlandı. Yasa, 15 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), kanunun yürürlüğe girene kadar gerekli alt mevzuatları çalışacak. MEB, bu süre zarfında uzmanlık ve başöğretmenlik için gerekli çalışmaları ve sınavları yapacak.
YENİ ATANANLAR
Yeni kanunla birlikte öğretmenlikte adaylık kaldırma sınavı olmayacak, yeni atananlara 3 aylık mesleği gelişim eğitim verilecek. 31 Ocak’ta atanmış olan öğretmenler, adaylık kaldırma sınavına girmeyecek ve istisnai olarak 3 aylık eğitimden muaf olacak.
UZMAN ÖĞRETMEN
Kanunla kariyer basamakları; adaylık, öğretmenlik, uzman öğretmenlik ve başöğretmenliği olarak belirlendi. Öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş olan, 180 saatlik eğitimi tamamlayan ve sınavı geçenler, uzman öğretmen olabilecek. Uzman öğretmenler, ilave bir derece alacak. Yaklaşık 500 bin öğretmenin uzman öğretmen potansiyelinde olduğu öngörülüyor. Uzman öğretmenlerin eğitim öğretim tazminatlarında yüzde 60 oranında (yaklaşık 1.310 TL'lik) bir artış olacak. Yüksek lisans yapmış öğretmenler, uzman öğretmenlik sınavından muaf olacak.
BAŞÖĞRETMEN
Uzman öğretmenlikte 10 yılını doldurmuş olanlar ise 240 saatlik eğitimi tamamlayıp sınavdan geçerse başöğretmen unvanına sahip olacak. Başöğretmenler de ilave bir derece alacak. Başöğretmenlerin eğitim öğretim tazminatlarında da yüzde 120 oranında (yaklaşık 2.620 TL) bir artış olacak. Doktora yapmış öğretmenler de başöğretmenlik sınavından muaf olacak.
TOPLAM KADRO
Ülke genelinde kamu ve özel olmak üzere toplam 1 milyon 200 bin öğretmen görev yapıyor. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde 750 bin kadrolu öğretmen, 100 bin okul yöneticisi, 125 bin ise sözleşmeli öğretmen bulunuyor.
BAŞKAN TOY’DAN AÇIKLAMA
Eğitim-İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy, Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin Bursa Görüş’e açıklamalarda bulundu.
“Bir meslek kanununa ihtiyaç vardı. Uzun yıllar da bunu dile getiriyor ve mücadelesini veriyorduk. Ama meslek kanunu ne için yapılır? Koşulların iyileştirilmesi ve hakların geliştirilmesi için yapılır. Bu meslek kanununda kazanım sayabileceğimiz tek bir şey yok” diyen Başkan Yeliz Toy, “Eğitim emekçilerinin hakları iyileştirilmedi. 12 maddeden oluşuyor fakat işin enteresan tarafı yönetmeliklere bağlanıyor. Yani kanunda açıkça belli değil. 1739 Sayılı Milli Eğitim temel kanununda maddeler çok açıktı. Örneğin aday öğretmenlerin nasıl belirleneceği, komisyonun nasıl oluşturulacağı çok açıktı. Oysa yeni kanunda bunlar net ifadelerle yer bulmadı. Ve denildi ki yönetmeliklerle düzenlenecek. Büyük bir kaygı yaşıyoruz bu konuda. Yeni bir kanun eski kanunun neden gerisinde kaldı. Geliştirilerek daha açık ve net ifadeler olması gerekirken bunların hiçbiri yok. Önceki kanun da yürürlükten kalkacağı için o maddeler artık yok. En büyük sorun aday öğretmenlerin nasıl belirleneceğidir. Bir yönetmelikle düzenlenen komisyon oluşturulacak. Ama yönetmelik konusunda biz kuşkuluyuz. Çünkü orada hak kaybı büyük olacak. En büyük kaygımız budur” dedi.
ZATEN UZMANIZ!
Başkan Toy, açıklamasını şu ifadelerle sürdürdü: “İkinci kaygımız ise öğretmenlerin, uzman öğretmen olabilmesi için 180 saatlik bir eğitim programı ve ardından bir sınav, koşuludur. Biz zaten uzmandık. Öğretmenlik, bir ihtisas mesleğiydi. Bu da kanunlarda açıkça ifade ediliyordu. Ama uzman olduğumuz halde biz yeniden uzman olmak için o ‘kariyer basamakları’ dedikleri sisteme göre sınava gireceğiz. Sınavın koşulları da eğitim programı da belli değil. Biz, son 20 yılda liyakatsiz kadrolar ve haksızlıklarla o kadar çok mücadele etmek zorunda kaldık ki hakkımızı alamadık. Örneğin sınavla yöneticilik görevini elde etmiş bir arkadaşımız bir gecede görevi elinden alındı.”
“Uzman öğretmen olabilmek için sınava giriyoruz ama yine başka koşullarda gerekiyor. 10 yılı doldurmuş olmak olabilir. Ama ‘10 yıldan sonra bütün öğretmenler uzman olmalıdır’ demiyor. Olması gereken buydu. Hatta uzman bile demeye gerek yok başka bir isim verilebilirdi. Şu yapılabilirdi; kıdeme göre ücretlerde artış. Ama bu yapılmıyor. Sınav deniyor. Öğretmenler zaten uzmanken ellerinden uzmanlık alınmış oldu. Bu meslek kanunu ile biz bir şey kazanmadık, kaybettik.”
O UNVAN ATATÜRK’ÜN
“Başöğretmenlik konusunda tavrımız çok netti. Ülkenin tek bir başöğretmeni var o da Mustafa Kemal Atatürk” ifadelerini kullanan Toy, şöyle dedi: “Öğretmenlerin hiçbiri başöğretmen olmak istemiyor. Yani bu neden anlaşılmak istenmiyor. Atatürk’ün sıfat ve unvanlarını neden alınıyor. Bunu istemiyoruz. Meslek grubu olarak en kalabalık kamu görevlisiyiz ve bir öğretmen çıkıp demez ki ben başöğretmen olmak istiyorum. Böyle bir iddiamız ve isteğimiz yok. O unvanları istemiyoruz. Eşit koşullarda eşit işe eşit ücret istiyoruz. Tüm öğretmenler eşit olmalı ve ücretlerimizde iyileştirme yapılmalı. Bu sıfatlara erişenler maaş artışıyla taltif edilecek. Uzman öğretmenlik bin lira, başöğretmenlik 2 bin lira gibi bir artıştan söz ediliyor.”
EMEK SÖMÜRÜSÜ
Sözleşmeli öğretmenlik konusuna değinen Başkan Toy, “En büyük sorunlardan biri de sözleşmeli öğretmenlik. Bu kaldırılmadı. 3+1 şeklinde devam ediyor. Sadece can güvenliği gibi özel bir durum olursa tayin hakkı verdik diye bakan açıklama yapıyor. Bu bir iyileştirme midir? Can güvenliği varsa sözleşmeli öğretmenin görev yapması mümkün müdür? Meslek kanununda sözleşmeli öğretmenler için sadece böyle bir düzenleme yapılmış. Sadece Bursa’da 3 bin 900 ücretli öğretmen var. Tamamen emek sömürüsüdür. 3600 ek gösterge herkese verildi denildi ama verilmediği anlaşıldı. Meslek kanununda 3600’ü veriyoruz deniyor ama bu da koşula bağlanıyor. Uzman ve başöğretmen olanlara vereceğiz deniliyor. Hani verilmişti 3600?” şeklinde konuştu.
ÖĞRETMENLER ODASI BÖLÜNDÜ
Toy, “Öğretmenler, öğretmenler odasını ikiye bölen ve ‘sen uzmansın ben değilim’ tartışmalarını istemiyor. Velilerin gözünde de öğretmenlerin kategorize edilmesini istemiyorlar. ‘2A’nın öğretmeni uzman, benim çocuğumu o sınıfa alın’ düşüncesinin oluşmasını istemiyoruz. Eşitlikten yanayız. Meslek grubundaki zümreler arasındaki iş barışı bizde çok önemlidir. Ama devlet kendi eliyle öğretmenler arasında 2A uzman öğretmen, 2B uzman değil şeklinde bir sınıflandırma yapıyor. Bu kanun itibarımızı iyileştireceğine elimizden alıyor” dedi.
PARAYI VEREN UZMAN OLACAK
Başkan Toy, “Yeni yasayla yüksek lisans yapan öğretmenler, uzman öğretmen; doktorasını yapanlar ise başöğretmen olabilir. Bu da artık çok kolaydır. Her yer apartman üniversiteleriyle dolu, parasını veren yüksek lisans alıyor ve uzman öğretmen olabiliyor. Bazı sarı sendikalar, bunun için özel üniversitelerle protokol imzalıyor. Bir başka açıdan siz, piyasacı özel üniversite anlayışına kaynak aktarıyorsunuz. Nasıl sıraya girecekler görün. Çünkü ekonomik kriz çok derin. Gerçekten halk artık, açlık sınırında bulunuyor. Konfederasyon 13 binin üzerinde açıklamıştı yoksulluk sınırımızı, biz onun yarısı kadar maaş alıyoruz. Bu kadar derin bir yoksulluk ve ekonomik krizin içinde tabi ki bu bin lira 2 bin lira iyileştirmeler öğretmenler için önemli olacak. Çünkü yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Meslek onurunu devam ettirmeye çalışıyor. Ama artık tezsiz yüksek lisans bile yetiyor” değerlendirmesinde bulundu.
TALEPLERİMİZ KARŞILIK BULMADI
Başkan Yeliz Toy, konuyla ilgili olarak açıklamasında şu görüşlere yer verdi: “12 maddeden oluşan, tamamı yönetmeliklere dayalı, elimizden haklarımızın alındığı bir garabettir bu kanun. Yine uzman öğretmen olmak için ceza almamış olma şartı var. Kademe durdurma cezası almışsanız, uzman öğretmen olamıyorsunuz. Bu da devletin elinde kocaman bir sopadır. Örneğin ben bugün sendikal bir eylem için sokağa çıktığımda ceza alabilirim. Şimdi insanlar nasıl örgütlenecek, nasıl haklarını arayacaklar? Çünkü üzerinde sürekli ceza almamış olma baskısı olacak. İnsanların demokratik haklarını elinden alan bir yasadır. Biz, taleplerimizin tamamını iletmiştik ve hiçbiri karşılık bulmadı. En önemli madde ücretli öğretmenliğin son bulması ve sözleşmeli öğretmenlerin doğrudan kadroya geçirilmeleriydi. İlk madde eşitlik olmalıydı ama ayrımcılık oldu.”
ŞAİBE YARATAN BİR YASA
Yasaya yönelik eleştirilerde bulunan Toy, “Bize reva gördükleri toplu sözleşme ücreti ortadadır. Bunun üzerine yaptıkları iyileştirme oranı yüzde 2,5’tur. Sonra diyorlar sınava gir. Daha ne sınavı? Öğretmenler, zaten yıllarca eğitim almış ve KPSS ile atanmıştır. Herkes kendi alanında eğitim veriyor. İki felsefe öğretmenini düşünün; ikisi de zaten uzman. Onları bir sınavda uzman veya değil diye nasıl ayıracaksınız? Laik ve bilimsel eğitimi geliştirici, çocukların ve öğretmenlerin haklarını koruyucu bir madde yok. Neye hizmet ettiği anlaşılmayan bir yasadır. Yönetmeliklere bağlandığı için de kaygı ve şaibe yaratan bir yasadır” şeklinde konuştu.
BU KANUN DEĞİL KARALAMA
Hukuk yoluyla yasaya itiraz edileceğini belirten Yeliz Toy, “Anayasa mahkemesine itiraz yapılacak. Sendika olarak biz itiraz yapamıyoruz. Bireysel itiraz ya da muhalefet partilerinin itirazı olacak. Biz de en büyük desteği vereceğiz. Sendika olarak yasa sürecini Meclis’te takip ettik. Komisyona katılan Genel Başkanımız, ‘Bu bırakın kanun olmayı, bir karalamadır’ dedi. Olması gerekenleri dile getirdik. Toplanan imzayı Meclis’e götürdük. Fakat ‘bu meslek itibarına ihtiyacı var öğretmenlerin’ diyerek çok iyi bir şey yapıyoruz düşüncesiyle alkışlarla yasayı kabul ettiler. Ama öğretmenler bunun hesabını soracaktır”
SENDİKALARA ELEŞTİRİ
Eğitim sendikalarının tavrını da eleştiren Başkan Yeliz Toy, “Üyelerimiz, bu yasayı kınıyorlar. Her bir üyemiz, bu yasanın itibarı teslim etmediğini ve hak kayıplarına yol açacağını biliyor. Eğitim Bir Sen, meslek kanunu teklif etmişti. Evet, bir meslek kanunu gerekliydi ama onların o zamanki taslak raporlarını da inceleyerek onları eğitim emekçilerinin yanında olmaya davet etmiştik. Eğitim Bir Sen’e şunu söylemiştik; ‘Hiç olmazsa bir kez eğitim emekçilerinin yanında ol. Bu meslek kanunu bu haliyle çıkarılmamalıdır. Bu taslak çok zayıftır.’ Şimdi Eğitim Bir Sen, ‘eksikleri var ama iyi ki bu kanun çıktı’ diyor. Türk Eğitim Sen de aynı şeyi söylüyor. Oysa ‘bütün sendikalar bir araya gelelim bununla ilgili bir mücadele verelim’ dediğimizde hiç biri yanaşmadı” diyerek açıklamasını tamamladı.