bursagorus.com.tr
2022-07-20 17:55:25

Ekonomik suçlar ve kabahatler artıyor mu?

Sedat Yalçın

20 Temmuz 2022, 17:55

Bugün çok hoşumuza gitmeyecek ancak hayatımızın birçok yerinde karşılaştığımız bir konudan, ekonomik suç ve kabahatlerin artış eğilimi var mı sorusunun cevabından bahsetmeye çalışacağım. Öncelikle ekonomik suç kavramının geniş bir tanımını yapmakta fayda var kanımca. Ekonomik suçlar en geniş anlamı ile şahısların ya da suç örgütlerinin haksız ekonomik çıkar sağlamak amacı ile yasa dışı yöntemlerle gerçekleştirmiş oldukları suç faaliyetleridir. Bu tür suçların bir kısmı hemen her dönemde karşılaştığımız, adeta sektör gibi çalışan organize faaliyetlerdir ki yazımızın konusu bu alan değil. Emtia kaçakçılığı, Akaryakıt ve Sigara kaçakçılığı, Silah kaçakçılığı, Lüks otomobil kaçakçılığı ve Narkotik alana giren suçları bu kategoride sayabiliriz. Bu tür suçların oluşum şekilleri, uluslararası boyutları ve devletimizin mücadele şekilleri her bir suç türü için özellik arz edebilir. Bu suç konusu fiiller boyutları değişmekle birlikte her dönemde karşılaşılan ve büyük mücadele gerektiren konulardır.

HAYAT PAHALILIĞI KAYNAKLI SUÇ OLUŞUMLARI

Bir başka grubu oluşturmakla birlikte daha çok adi suçlar kategorisinde değerlendirilebilecek ve de içerisinden geçtiğimiz hayat pahalılığı ve enflasyon süreçleri ile doğrudan ilgili suç ve kabahatler zincirinden bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere hayat pahalılığı ailelerin gelirlerinin harcamalarını karşılayamama durumu olarak özetlenebilir. İnsanlar bu durumlarda kredi kartlarının limitlerini kullanmaya, yakın çevrelerinden ya da finans kurumlarından borçlanmaya veya mümkünse sosyal yardım süreçlerine başvurabilmektedirler. Tüm bu süreçlerin sürdürülebilir olmaktan çıkmaması önemlidir. Ailelerin hayat pahalılığı canavarı ile mücadele güçleri tükendiği durumlarda maalesef konusu suç olan ya da kabahat sayılabilecek fiillere yönelmek zorunda kaldıkları görülebilmektedir.

Örneğin hırsızlık, yağma, sahtecilik, küçük ölçekli kaçakçılık, vergi kaçakçılığı, gıda ürünlerinde taklit ve tağşiş, gasp, stokçuluk, kontrolsüz fiyat artışları, kapkaç, dilencilik, tefecilik, hileli iflas, fiyatları etkileme amaçlı oluşum kurma, piyasaları maniple etme gibi suçlar daha çok ekonomik kriz dönemlerinde yoğunlaşan eylemler olarak dikkat çekiyor. Bu konuların her biri ile ekonomik, sosyal ve cezai mücadele yöntemleri sürekli devrededir. Ancak bazı suçların oluşumunda çeşitli emtialar üzerinde oluşan aşırı vergi yükü önemli etki oluşturabilmektedir. Örneğin sıfır otomobil üzerinde kendi değerinin neredeyse iki katı olarak oluşan ÖTV ve KDV yükü, bu ürünün kaçakçılığını cazip hale getirebilmekte, bazı kişilerin bu suçu işlemeyi göze alma gibi sonuçları olabilmektedir. Benzer durum akaryakıt, içki ve sigara ürünlerinde de aşırı vergilendirmeye dayalı oluşan cazip ortamın kaçakçılığa davetiye olarak algılanmasında da söz konusudur. İşin devletimize olan maliyeti bir tarafa bu tür suç gelirlerinin terörün finansmanında kullanılma riski de son derece yüksektir.

SUÇ İSTATİSTİKLERİ ALARM VERİYOR

Ceza İnfaz Kurumlarının hükümlü sayılarını, 2009-2019 dönemi baz alarak incelediğimizde Hırsızlık suçundan hüküm giyenler 10 yılda 5758 kişiden 42752 kişiye ulaşmış bulunuyor. Yine aynı dönemde Yağma suçundan hüküm giyenlerin sayısı ise 1145 kişiden 13300 kişiye kadar yükselmiş. Diğer suç başlıklarına göre bu suçlarda görülen sıçramanın ekonomik gerekçelerle açıklanması mümkündür. Kaldı ki istatistiklerin ait olduğu dönemde ülkemizde ekonomik kriz göstergelerinin henüz yoğunlaşmadığını da biliyoruz. Yani bir başka anlatımla 2020-2021 ve devam eden süreçte bu tür suç eğilimlerinin daha da artmış olabileceğini öngörebiliriz. İlgili kurumlar suç istatistiklerini açıkladıkları zaman tablo daha net gözükecektir.

Lozan Üniversitesi’nin Avrupa Konseyi için hazırladığı 2021 Ceza İstatistikleri Raporuna göre Türkiye, Cezaevlerinde en çok mahkûmun olduğu 49 ülke arasında Rusya’dan sonra ikinci durumda. Bunda nüfusu fazla ülkelerden biri olmamızın etkisi mutlaka var. Ancak insanları suça yönelten faktörlerin sayısının fazlalığı da önemli etmenlerden biri kuşkusuz. Suçların artışında ekonomik suçlarda hürriyeti bağlayıcı ceza yerine ekonomik yaptırım ya da para cezası verilmesi de cezaların caydırıcılığı konusunu iyi düşünmemiz gerektiğini bize hatırlatıyor. Yine hemen her konuda sürekli gündeme getirilen Af Kanunlarının da hukuk devleti olma iddiamızı zayıflattığı, kurallara uyarak yaşamanın anlamsız hale geldiği bir ortamın oluşmasına neden olduğunu unutmamalıyız. Suç işleyenin hukuk devletinde bir bedel ödemeyeceği ya da mutlaka affedileceği algısının yerleşmiş olması o ülke için en büyük kontrolsüzlük ve kaos görüntüsüdür.

HUKUK DEVLETİ İLKESİ BİRÇOK ÇÖZÜMÜN ANAHTARI

Ülkemiz açısından kişilerin suç işleme noktasına gelmeyecekleri asgari yaşam şartlarının oluşturulması ülke yöneticileri için en öncelikli görev olmalıdır. Ayrıca Gelir Dağılımı Adaletsizliği, Kayırmacılık, Aşırı israf ve lüks yaşam örnekleri insanları yanlış yapmaya yönlendiren ve bu eyleminde kendilerini yukarıdaki örnekler nedeniyle haklı gören bir ortam da oluşabilmektedir maalesef. Bu konulara bire bir çözüm oluşturabilmek kolay değildir.

Önemli olan genel ekonomik yapının bu noktalara getirilmemesidir. Bu zorlukların nedeni uluslararası gıda ve enerji fiyatlarındaki artış ya da Ukrayna savaşı nedeniyle oluşan olumsuzluklar olabilir. Milletimiz her zorluğu takdir edebilecek olgunluktadır. Bu nedenlerle yöneticilere kusur atfetmez. Ancak dünyadaki bu olumsuzluklara rağmen güven veren bir ekonomi yönetimi oluşturma, liyakatli ekiplerle çalışma, ekonominin temel kurallarına uygun kararlar alma ve zor günler için en az elli yılda biriktirilen döviz rezervlerini yerinde kullanma, israf ve şeffaflık konularında hatalar yapılıyorsa onu nasıl takdir eder, bende bu sorunun cevabını siz okuyucularıma bırakayım.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.