bursagorus.com.tr
2022-04-12 11:30:24

II Ruh Atletizmi

Prof. Dr. Mustafa Kara

12 Nisan 2022, 11:30

Rizayet ve mücahede, dinî-ahlakî hayatımız için sık sık kullanılan terimlerdendir. Rizayet, eğitmek, terbiye etmek, mücahede ise gayret ve çaba göstermek demektir.

Beden eğitiminin adı eskiden riyazet-i bedeniye idi. Bu eğitim ile nasıl bedenimize birçok mahareti kazandırabiliyorsak, ruh eğitimi ile de ruhumuzu kemâle doğru götürebiliriz. Her hangi bir spor dalı ile ilgili olarak kazandığımız maharet ve ustalık milyonlarca insanı o konuda geçmemize sebep olduğu gibi ruhumuza kazandıracağımız manevî enerji ile de “hayırlı işlerde” en önlerde yarışabiliriz.

Beden eğitiminin esasları olduğu gibi ruh eğitiminin de usûl ve kaideleri vardır. Beden eğitiminin menajeri ve antrenörü olduğu gibi ruh eğitiminin de muallim ve mürşidi vardır. Beden eğitiminin “olmazsa olmaz” şartları olduğu gibi, ruh eğitiminin de kesin prensipleri vardır.

Ruh eğitiminin başlangıcında, bedenî arzu ve ihtiyaçlarımız kontrol altına alınır. Bunun gelenekteki üçlü tasnifi şöyledir:

Az yemek

Az uyumak

Az konuşmak.

Bedenin arzu ve iştahlarını denetim altına alan insan, manevî dünyaya yönelebilmek için gerekli olan donanım ve kabiliyeti elde eder. Bu sefer iki görev daha gündeme gelir:

Daimi zikir / Allah'ı anma

Gerçek bir tefekkür/ yoğunlaşma.

İşte, yeme, içme ve cinsî arzularımızı kontrol altına alan oruç dört dörtlük bir riyazettir. Oruç ile lüzumsuz lakırdılara değil, tefekküre yöneliriz. Oruç ile kendimiz için değil başkaları için yaşamaya başlarız.

Ramazan ayı aç kalma ayıdır. Ramazan ayı sabah akşam, tıka-basa yiyip uyumak ayı değildir. Ramazan ayı kendimizi değil başkalarını, muhtaçları yedirme ayıdır. Bunu yaptığımız oranda ruhumuz bayram eder. Hayatımız anlam ve derinlik kazanır. Gösteriş çukuruna düşmeden bu faaliyetleri gerçekleştirdiğimiz zaman mutlu oluruz. Mutlu olan insanın çok uyumasına da gerek yoktur, çok yemesine, çok konuşmasına da.

Allah'ın en mükemmel yarattığı varlık olan insanın ihtiyaçlarına yöneldiğimiz zaman rizayet ve mücahede hayatının önemli bir kısmını ikmâl eder ruhumuzun kanatlandığını hissederiz. Bir başka ifadeyle ruh dünyasının atleti oluruz.

Cimrilik yükünden kurtulur, büyüklük taslama kanserinden şifa bulur, egoizmin karanlığından sevgi ve mahabbetin aydınlığına ulaşırız. Dünyayı, insanı yeniden tanırız. Allah'ı severiz, kendimize geliriz. İşte Bursa’da yaşayan bir şairin tespiti:

Çilen dağlar olsa yolun düz gelir

Karakışlar bahar gelir yaz gelir

Nefsin aç olsa da sana tok gelir

Yüreğinde Allah sevgisi varsa

Cengiz Numanoğlu

Allah sevgisi denen sonsuz güzellikle tanışabilmek için ‘Allah'a aşık’ olan insanların rehberliğine ihtiyaç vardır. Onların sözlerine ve eserlerine muhtacız. Çünkü aşk, mayalanma ister. Aşkın hammaddesi içimizde vardır. Ancak bunun işlenmesi ve işe yarar hale gelmesi için özel gayretler gerekir. Allah'ı en çok seven insan ise Hz. Peygamberdir. Bunun için Allah söyle buyuruyor: De ki, (ey peygamber) Eğer Allah'ı sevmek istiyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin. Zira Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır.” (Al-i İmrân, 3/31).

İkinci etapta Hz. Peygamber'e âşık olanlara âşık olmak gerekir. Allah dostlarıyla dost olmak gerekir. Onları canla başla dinlemek gerekir. Onların tecrübesinden faydalanmak, fikirlerinden beslenmek, görüşlerinden feyz almak gerekir.

Mezarı İznik'te bulunan Eşrefoğlu Rumî yaklaşık 600 sene önce bu aşkı anlatan âşıklardan biridir:

Seni sevmek benim dinim imanım

İlâhî! din ü imandan ayırma.

Eşrefoğlu senin kemter kulundur

İlâhî! kulu sultandan ayırma!

Ramazan’ın gelişini Üftade gibi büyük bir sevinçle karşılayan gönül adamlarından biri de Mehmed Emin Bursevî’dir. Niyazî-i Mısrî’nin yanında yetişen ve bu şehirde 1718’de vefat eden dervişin duyguları şöyledir:

Mesrûr olun ey dostân

Geldi mübârek ramazân

Buldu bu âlem tâze cân

Geldi mübârek ramazân

Çün geldi şehr-i ramazân

Envâr ile doldu cihân

Mü’minler oldu şâdmân

Geldi mübârek ramazân

Geldikde bu şehr-i azim

Feth olur ebvâb-ı na’im

Bağlanır şeytân-ı racîm

Geldi mübârek ramazân

Bunda olur tevbe kabul

Dedi Resûl bu bir usûl

Gel imdi tâ’ib tâhir ol

Geldi mübârek ramazân

Gaflet yeter ey gafilin

Bîdâr olun ey nâ’imin

Tevbe kılın ey müznibîn

Geldi mübârek ramazân

Eylen ibâdet rûz u şeb

Hakk’ı n rızâsın kıl taleb

Terk et hevâyı cümle hep

Geldi mübârek ramazân

Her geceyi kâ’im olun

Hem gündüzü sâ’im olun

Cehd eyleyip Kadr’î bulun

Geldi mübârek ramazân

Sâ’im olanlara Hudâ

Va’d eyledi yarın likâ

Âşıklara edin salâ

Geldi mübârek ramazân

Gel er bu savmın sırrına

Tâ eresin vasl ıydına

Gûş et bu Seyyid sözüne

Geldi mübârek ramazân

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.