bursagorus.com.tr

Vaatler karın doyurmuyor!

ÖZEL HABER

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bulut, “Suya yazılan vaatlerle karın doymuyor. Cep delik, cepken delik, boş tencere kaynamıyor. Toplu sözleşmenin nasıl bir facia olduğunu şimdi herkes yaşayarak anladı. Biz o gün toplu sözleşmeyi kabul etmedik; bu günlerin geleceği gün gibi aşikârdı. Daha 3 ay sonrasını bile görmekten aciz olanlar yetkili olunca, bu hezimet de kaçınılmaz oluyor” dedi.

Haber: N. Nuri Yavuz

Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi İbrahim Bulut; zam muamması, yetkili sendika ve toplu sözleşme tartışmaları ile memurun haline ilişkin Bursa Görüş’e özel açıklamalarda bulundu. 

Kamuoyuna bir yüzde 30-35 zam haberi yansıdı. Sonra geri çekildi kimse bir şey anlamadı. Ne oldu o gün? Nedir bu zam mevzusu?

Televizyonda bir haber kanalı açık, Memur-Sen genel başkanı açıklama yapıyor: ‘Ek bir protokol imzaladık, 3600’ü toplu sözleşmeye ekledik, memur ve emekli maaşına yüzde 30-35 zam aldık.’ O an önemsemedim. Sonra son dakika alt yazısı geçti: ‘Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, 15 Ocak 2022’ye yetişecek şekilde memur ve emeklilere yüzde 30-35 zam yapıldı.’ Biz de heyecanlandık. Aradan 2 saat geçti; ‘ya biz aslında öyle dememiştik’ denildi. O zaman öyle deseydiniz. Öyle bir lanse edildi ki 15 Ocakta çalışan tüm memur ve emeklilere yüzde 30-35 zam geleceği düşünüldü. Meğer bahsedilen toplu sözleşmeyle 2 yılda toplam alınacaklarmış.

Peki, olay ne?

Biliyorsunuz ağustos ayında bir toplu sözleşme süreci yaşadık. Memur-Sen yetkili sendika olarak masaya oturdu. Kamu-Sen genel başkanı da tabandan gelen ‘neden bir araya gelmiyorsunuz’ sesine kulak vererek Memur-Sen’e ‘2023 öncesi son toplu sözleşme, isterseniz ortak bir protokol ile size destek verebiliriz’ dedi. Sonra ortak bir çalışma yapıldı ve iki konfederasyon, 51 madde üzerinde anlaştı. Memur-Sen ile hükümetin toplu sözleşme toplantısı 14.30’da başlayacaktı. 16.00’da anca başladı. Çünkü bu üzerinde anlaşılan 51 madde değişti.

Ne vardı maddelerde?

Yüzde 1’lik refah payı verilecekti. 3600 ek gösterge toplu sözleşme maddesi olarak yazılacaktı. Sözleşmeli arkadaşların kadroya geçirilmesi bağıtlanacaktı. Yardımcı hizmetler sınıfında olup da lisans mezunu olanlar, 1 sefere mahsus sınavsız genel idare hizmetler sınıfına geçirilecekti. Şimdi de Memur-Sen genel başkanı, ‘3600 ek gösterge toplu sözleşme maddesi olarak kabul edildi’ dedi. Ağustosta neden kabul edilmedi? O gün dâhil edilseydi belki bugün, hizmet kolu bazında 3600’den faydalanacak herkes, 15 Ocak’ta emekli olurdu. 3600’ün kime verileceği de belli değil.

Şuan net, görünen ve bilinen memurun alacağı zam nedir?

15 Ocak’ta yüzde 5. Bir de enflasyon farkı. Ocak başında açıklanacak aralık verisiyle 6 aylık enflasyona bakılacak. Nasıl oluyorsa memur enflasyon farkı alacağı zaman da bir ucuzluk oluyor. Enflasyon düşüyor. Enflasyon farkı verilince zam olmuyor aslında. Enflasyon farkında zam yok, refah payı yok. 10 yıldır 5 toplu sözleşmede ‘Sıfır’ zam, sadece enflasyon farkı ödendi. Bizim yetkili olduğumuz dönemlerde 2002-2009 yıllarında toplu sözleşme her yıl yapılıyordu. O dönemde refah payı hep vardı. Memur maaşları arasındaki makasın açılmasını önlüyordu.

Siz, yetkili iken alabilmiş miydiniz?

2002-2007 arasındaki toplu görüşmelere baksın arkadaşlar. O zaman da iktidarda aynı parti vardı. Seyyanen zammı memurlar ilk defa Kamu-Sen’in yetkili olduğu dönemde öğrendi. 2005’ti sanırım 100 lira seyyanen zam aldık. Bizim o gün aldığımız 100 liralık zammın bugünkü parasal değeri nedir diye bir hesap yaptık ve o günkü 100 lira Ağustos 2021 itibarıyla 1750 lira. Peki, 10 yıldır toplu sözleşme yapan Memur-Sen’in aldığı toplam zam kaç para? 1750 lira değil.

O zaman memur neden oraya gidiyor?

Memur gidiyor mu gönderiliyor mu orası muamma. Bizim alandaki sendikal rekabet ve mücadelemiz haricimizdeki sendikalarla değil kurumların genel müdürlükleri, müdürleri ve amirleriyle. Memurlar ilk başladığında memuriyetle alakalı kurslar verilir. Dairede olduğum dönemlerde o derslere girdim. Size bir konu verilir, o konu anlatırsınız. Kimi dil bilgisini, kimi anayasayı, kimi 657’yi anlatır. Biz, ne verildiyse anlattık. Ama şimdi şöyle oluyor. Kamuda idarecilerin büyük bir çoğunluğu malum sendikadan olunca; adama diyorlar ki ‘657’yi anlat’ o malum sendikayı anlatıyor. Ders bitince ya üye formu dağıtıyor ya da odasına davet ediyor. Şimdi azaldı ama eskiden hangi idarecinin odasına girsen bir koçan form duruyordu. Ayşe gel, Ahmet gel formu doldur diyorlardı. Sonra biz, yetkili olduk. Siz olmadınız atadığınız müdürler yetkili oldu.

Türkiye Kamu-Sen’in yeniden yetkili olma şansı var mı?

Var. Ağustos ayındaki toplu sözleşmeden sonra büro hizmet kolunda Bursa şubesinin üye sayısını yüzde 62 büyüttük. Ülke genelinde de 38 bin üye vardı, şuanda 60 bini geçtik. Ki Büro-Sen, Kamu-sen içindeki üçüncü büyük sendikadır. Eğitim-sen, Sağlık-sen, Büro-Sen... Demek ki artık tehditler ve vaatler para etmiyor. Kamu-Sen’e büyük bir ilgi var. Hedefimiz birçok kurumda yetkiyi almak. Kendi şubem adına söyleyeyim ortalama 50-55 günlük süreçte şubenin yüzde 60’ın üzerinde büyümesi bize umut veriyor, doğruyu yaptığımızı düşünüyoruz. Memurların bir çare aradığını sahada görüyoruz. Çare Kamu-Sen’dir. Kamu-Sen bu işin kutup yıldızıdır.

Tartışmalı toplu sözleşme primi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu, ‘Sendikanın parasını devlet verirse pazarlık edemezsin’ diye suiistimal ediliyor. Bu parayı devlet 50 yıldır işçi sendikalarına da veriyor. Ama onlar çatır çutur pazarlık ediyor. Bunu alan, Türkiye Kamu-Sen’dir. ‘Sendikalılar ile sendikasızlar arasında fark olsun’ diyordu memurlar, bu 5 lirayla başladı. 10 lira oldu. Sonra 20 lira oldu. Sonra KESK, ana muhalefet partisi eliyle bunu anayasa mahkemesine götürdü. 20 lirayı iptal etti. Tekrar 10 liraya düştü. Sendikalar o yıl yüzde 10 küçüldü. Kanunda düzenleme yapıldı ve tekrar 20 lira oldu. Bu, sendika aidatı değil; sendikalı olduğum için toplu sözleşmeyle kazanılmış bir hak ve adı da toplu sözleşme primidir. Şuanda 135 lira 3 aydan 3 aya ama 15 Ocak 2022’de 400 lira kat sayı artışıyla birlikte herhalde 430 lira falan olacak. Bu bir kazanımdır.

Son olarak memur bugün ne durumda?

10 yıldır memur maaşları enflasyonun bile altında kalıyor ve sürekli eriyor. Memurlar ve emekliler, yoksulluk sınırının altında, en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz durumdadır. Toplu sözleşme görüşmeleri de etkisiz sendikalar ve malum konfederasyon yüzünden yaralara çare üretmekten uzak.

Bakın yalnızca 1 yıl içinde memurun zorunlu giderlere karşı alım gücü aylık tam 1.087 lira eridi. Bu erime memurun alacak hanesinde dururken, yüzde 35-40’lara dayanan gerçek enflasyon karşısında memura ve emekli, yüzde 5+7 zam ile 2022 yılını tamamlayamaz. Aylık enflasyon rakamları resmi olarak bile yüzde 3-4’lere dayanmışken, verilecek yüzde 5 artış bir aylık enflasyonu bile karşılamıyor. Zaten ocak ayında alınacak yüzde 5 zam, mart ayı itibarı ile vergi dilimindeki artışa gidecek. Yani bu şartlar altında 2022’de memura gerçek anlamda hiç zam yapılmayacak, maaşlar mum gibi erimeye devam edecek. Hal böyle olunca memur ve emeklilerimizin alım gücü yıldan yıla azalmakta, aile bütçesindeki açık her gün biraz daha büyümektedir.

Enflasyon farkı da alım gücünde bir telafi içermiyor; aksine geç kalmış bir mahsuplaşma ile memur maaşlarına reel anlamda sıfır zam yapıldığının tescili olmaktan öteye gitmiyor. Doları, Avroyu, altını artık takip edemiyoruz. Raflardaki ürün fiyatları sürekli artıyor. Durum böyleyken memurlarımız göstermelik zamlardan bıkmış durumdadır. Maaş artışı, alım gücünü yükseltmiyorsa, buna zam denemez. Verilen zam, enflasyonun altındaysa buna zam denemez. Biz alım gücünü yükseltecek, ekonomideki büyümeden çalışana pay verecek gerçek bir zam istiyoruz. Herkes vergide adaletin sağlanmasını bekliyor. Memurlarımız 3600 ek gösterge bekliyor. Emekli yüzünün gülmesini bekliyor. Yardımcı hizmetliler genel idari hizmetler sınıfına geçmeyi bekliyor. Yoksulluk sınırının üzerinde bir maaş talep ediyor. Sözleşmeliler kadro bekliyor ama enflasyon beklemiyor. Meseleleri halının altına süpürünce sorunlar çözülmüş olmuyor. Suya yazılan vaatlerle karın doymuyor. Cep delik, cepken delik, boş tencere kaynamıyor. Toplu sözleşmenin nasıl bir facia olduğunu şimdi herkes yaşayarak anladı. Biz o gün toplu sözleşmeyi kabul etmedik; bu günlerin geleceği gün gibi aşikârdı. Daha 3 ay sonrasını bile görmekten aciz olanlar yetkili olunca, bu hezimet de kaçınılmaz oluyor. Bugüne kadar kamu görevlilerinin yaşadığı sorunların temelinde maaş artışlarının hedeflenen enflasyona göre belirlenmesi gelmektedir. Hayallere göre zam verip gerçekleri görmezden gelmenin bedelini kamu görevlileri ödememelidir. Hükümet, ivedilikle memur ve emekli maaş zamlarını gözden geçirmek zorundadır. Enflasyon, büyüme, refah payı, harcamalar ve geçmiş dönemde yaşanan kayıpların telafisi gibi etkenler mutlaka değerlendirilmelidir.

Yüzde 5+7’nin artık hedef enflasyonla da alakası kalmadı. Bu nedenle 2022 için bütün maaş artışlarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Gerçek enflasyon rakamlarının dikkate alındığı, harcamalardaki artışı karşılayacak kabul edilebilir bir oransal artış; geçmiş dönemlerde yaşanan kayıpların telafisi için ek zam; reel gelir artışı sağlanabilmesi için maaşlara refah payı eklenmesi şart oldu.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.