‘Türkiye’de cami israfı var mı?’

Aile, Müslümanlık, İslam, İsraf konularında kaleme aldığı kitaplar ve tespitleriyle dikkat çeken yazar Mehmet Rıza Özacar, “Sadece yeme içmede mi? Elbette hayır. İbadette, Cami inşasında ve Tezyinde de israf var. Hem de kocaman bir israf var” açıklamasında bulundu.

GENEL 01.02.2022, 05:00
‘Türkiye’de cami  israfı var mı?’
  • Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1963 Adıyaman/Gerger doğumluyum. İlkokulu Gözpınar köyünde, ortaokulu Adıyaman’da, lise eğitimimi ise Kadirli İmam Hatip Lisesi’nde tamamladım. Sonrasında üniversiteye başladım. Ailevi nedenlerden dolayı iktisat eğitimimi üçüncü sınıfta bırakmak zorunda kaldım. 11 yıl Adana merkezde ve Hacıali Köyü’nde imam hatiplik yaptım. Sonra istifa ettim. Aslında 28 Şubat mağdurlarından biriyim. Sonra Bursa’ya yerleştim. Bir aile şirketi kurarak 20 yıl kadar madencilikte iştigal ettim. Bu süreçte Eskişehir İlahiyat Fakültesi ve Erzurum Medya İletişim ve Gazetecilik Bölümünü dışardan bitirdim. Bugünlerde ise senelerdir yazıp heybemde biriktirdiklerimi güncelleyerek iki kapak arasına almaya çalışıyorum.

  • Kaleme aldığınız kitaplar hakkında bilgi verir misiniz?

Aslında kitap yazmayı ilkokul üçüncü sınıfta hayal etmeye başladım. İlkokul öğretmenimiz (Cemal Demir) bir gün önce yapılan kır gezisini yazıp sınıfta sözlü olarak anlatmamızı istemişti. Benim yazdıklarım sadece bir kaç satırdı. Tahtaya kalkıp anlatmamı istedi. Ben ise takribi 10 dakika anlatmıştım eksiksiz olarak. Çocuklar, ‘Öğretmenim Rıza kafadan sallıyor’  deyince yanıma geldi öğretmenim. Doğruydu söylenen. Bir kaç satır yazı sadece. Azar ve ceza beklerken öğretmenden, eliyle başımı okşadı ve ‘aferin, sen geleceğin yazarı olabilirsin’ dedi. Sonra ise ‘Hep böyle yap. Yani senin için önemli olan notları defterine yaz kalsın orda’  demeyi de ihmal etmedi. Bu heves-duygu lisede de devam etti. Dertlendiğim mevzuları içime atmak yerine yazdım hep. Ta ki bir bürokrat dostumun ikazına kadar, şöyle demişti bana: ‘Atıl kalmasın el emeğindir iki kapak arasına alman isabetli olur.’ O bizi uyandırdı, ‘asıl hocam bu kardeşimdir’ desem abartılı olmaz.

Biz de daha önce yazdıklarımızı güncelleyerek kitap haline getirdik. An itibari ile çıkan dört eserimiz var. ‘Aile Kudsiyeti’, ‘Nasıl Müslüman oldular?’, ‘Nasıl Kazandılar/Nasıl Kaybettiler?’ ve ‘Kırmızı Çizgi’ adlı kitaplarım var. ‘Cami ve ibadete israf olur mu?’ sorularına cevap ihtiva eden kitabımız ise basım aşamasındadır. Bir de roman hazırlığım var. Taslak bitti. Editöryal süreci devam ediyor.

Kitaplar ile alakalı tespitime gelince; en çok ben istifade ettim. Birçok bilgiye ulaşıyor insan. Deyim yerindeyse hazinelerin içinde gezmek gibi bir şey. İnsan başka insana dönüşüyor. Hatta diyebilirim ki, 40 senelik ömürde öğrenemediklerimin daha fazlasını bu çalışmalar sayesinde elde ettim. Başka bir sebebim daha var, o da kitap okuma ve yazmada bulunduğumuz noktanın bizleri müteessir etmesidir. Okul kitabı hariç bir yılda basılan yeni kitap sayısı ülkelere göre sıralanıyor: ABD 72 bin, Almanya 65 bin, İngiltere 48 bin, Fransa 39 bin, Türkiye ise sadece 6 bin 100 adet. Kitap, ülkemizde vatandaşların ihtiyaç listesinde 235’inci sırada yer alıyor. Kitaplara ayrılan bütçe ise Dünya ortalaması 1,3 dolar, Türkiye’de ise bu rakam 0.25 senttir. Okunan kitapların türleri ise aşk romanları yüzde 65, siyaset yüzde 24, düşünce ve bilim ise sadece yüzde 13’tür. 

Japonya da her yıl basılan toplam kitap sayısı 4 milyar 200 milyon adet. Türkiye’de ise bu sayı sadece 23 milyon. Japonlarda kişi başı okunan kitap adedi 25, Fransa’da 7 iken Türkiye’de yılda 12 bin 89 kişiye sadece bir kitap düşüyor. İşte bu bilgiler beni üzdü. Günde ortalama en az 30-40 sahife okurum. Yazdıklarım hariç. Biz basalım varsın okumasınlar. Zaten bastırdıklarımın üçte birini karşılıksız dağıtıyorum. Alma imkânı olamayanlara gazeteniz vasıtasıyla kitaplarımı ücretsiz verebileceğimi de söylemek isterim.

  • İslam’da aile konusuna yönelik düşüncelerinizi paylaşır mısınız?

Şu tespiti biz yaptık; Vatan (memleket), bir insan (vücut) olarak düşünülürse aile o vücudun hücreleri hükmündedir. Aile iyi ise bilinsin ki ülke de sağlamdır. Aile sağlam ise yine bilinsin ki fert de sağlamdır. Vücudumuzun sağlam hücreye, ülkenin ise sağlam aileye ihtiyacı vardır. İnsanlık buna mecburdur. Bu tespiti dünya için de düşünebiliriz.

Parçalanan 100 aile arasında yaptığım saha çalışmasında gördüm ki suça bulaşan çocukların, boşanan ailelerin, uyuşturucu bataklığında debelenen gençlerin, aile içindeki şiddet ya da ebeveynler arasındaki anlaşmazlıklardan etkilendiği hakikattir.

  • İsraf konusundaki tespitlerinizi ve önerilerinizi aktarır mısınız?

Şunu rahatlıkla diyebilirim ki ülke olarak yaptığımız israfla bir ülke daha doyurulabilir, idare edilebilir. Her alanda. Mini bir tespit aktarayım. İsraf kitabımın hazırlığını yaparken ilk deneyi kendimde yaptım. Şöyle ki eski usul ile abdest alırken musluğun altına bir su kabı koydum. Kullanılan suyu ölçtüm. Sonran sünnete uygun olarak aldım abdesti. Bu suyu da başka bir kaba koydum. Sonra aradaki farkı ölçtüm. İlk abdest suyu ile sonraki abdest suyun farkı, tamı tamına 350 litre. Evet, tam olarak 350 litre. Banyo, tuvalet, el yıkama ve dış fırçalamada istimal edilen şu ve diğerleri… Sadece suda değil, yemekte, giyimde, ekmekte, tarladaki ürünlerde, elektrikte ama her alanda bu israf söz konusu. Sadece kitap okumada yok bu israf.

Mesela bir yakınımın (Cemal Karaca) tespitiyle bu yıl tarlasında bıraktığı soğan miktarı 350 ton. Komşusunun bıraktığı miktar ise 3 bin 500 ton. Bu sadece iki çiftçinin tarlada bıraktığı soğan miktarıdır. Bir yakınımın itirafı; 45 gömlek, 15 ayakkabı, 8 takım elbise, 7 kaban ve diğerleri... Mobilya da bir benzeriz söz konusu. İlginç olan ise bir sünnet için çokça çaba sarf eden insanımız, bir haramı rahatlıkla istimal edebilmektedir.

Oğlum tabakta sürekli yemek bırakırdı. Terk ettiremeyince tıbbiyeliden de yardım alarak sordum  “Açlıktan ölmek üzere olan bir insana çöpe atacağın bu yemek verilse ne kadar yaşar?”

Cevap: En az iki gün belki daha fazlası...

Bak oğlum, her gün bir insanı iki gün hayatta tutacak yemeği elinin tersi ile çöpe atmak ne kadar vicdani ve ahlakidir. Afrika’da her gün 24 bin kişinin öldüğü bir günde...

Bir daha yapmadı. Herkese tavsiyemdir. Biz, bizden başlayalım örnek olmaya...

Sadece yeme içmede mi? Elbette hayır. İbadette, Cami inşasında ve Tezyinde de israf var. Hem de kocaman bir israf var.

  • Salgın süreci her şeyi olduğu gibi inanç hayatını da etkiledi. Bu noktada inanç hayatı adına neler yapılmalı?

Evet, doğrudur etkiledi. Kanaatimce müspet manada etkiledi. Bu salgın zengin fakir ayırımı yapmadı. Makam ve mevki tefrikini de yapmadı.

İnsanoğlunun ne kadar aciz olduğunu, kudretinin bir noktadan sonra tükendiğini fark etmesi isabetli oldu. Benim için ise farklı bir pencere açıldı. Yani bir soru sormama sebep oldu. O da, “1,7 milyar insanın (Müslümanın) bir aşı, bir ilaç bile üretememeleri hakikati ve bu mevzudaki acziyetimizin nedenini. Bunca genç dimağlara ve servete sahip olmamıza rağmen neden bu fakr-u zarureti yaşadığımızı? Diyelim ki devlet yapmadı ya da yapamıyor?  Milyarlarca bütçeleri olan STK’lar, cemaatler ya da tarikatlar (İslami guruplar) neden yapmazlar ya da teşvik etmezler? Teşebbüste bulunanlara yardım elini uzatmazlar?  Milyar dolarlara sahip olan meşhur paralı iş adamlarımız...

Bir başkası düşünmedi diyelim ki, İslami manada mangal da kül bırakmayan dini guruplar ya da vatanseverler neden düşünmediler bu hususu?

Hani ibadet yapıyoruz ya işte o ibadet gibi bu hizmeti de yapmaya mecbur ve mükellef değil miyiz? Hani ilim Çin’de de olsa arayacaktık? Böyle bir belâ başımızda varken insanlık namıma yapılacak bu çalışma farz olmaz mı bu ümmete?

Bir başka tezat da şu; en fazla düğün, cenaze ve diğer cemiyetlerde bulaştı bu hastalık. Israra ve bilinmesine rağmen dikkat edilmedi. Tezat var dediğim husus ise cenazeye (cemiyette) gitmek sünnettir. O da, şartlar müsait ise. Düğünler için de öyle. Ve bu din namına (sevap) yapıldı. Hâlbuki vücudu (sıhhati) korumak vaciptir. Bulaştırma riski varsa haramdır bu ziyaretler. Buna rağmen sünneti harama tercih ettik. Hem de cahilane.

Bir cenaze cemiyetini dağıtmıştık (fetva vererek) o gün. Bizden sonra yine toplanmışlar. Bu sonraki toplantıda iki insanımız öldü. 3 kişi komada kaldı günlerce. Diğerleri ise aylarca eziyet çektiler. ‘Neden?’ diye sordum ‘El âlem ne diyecekti’ ile başladı. Dedim ki ‘Peki Allah ne der bu hususta düşünmen gerekmez mi?’

Sonuç itibariyle örf ve adetler inancımızın önüne geçti. Henüz bitmedi malum virüs. Tavsiyem bundan böyle toplum olarak dikkat etmemiz elzem olsa gerek.

  • Sizce din görevlilerinin üzerine düşen en önemli sorumluluklar nelerdir? Ne yapmalılar?

Son soru ise en çok zorlanacağım soru oldu. Ben de bir ilahiyatçı olarak ‘sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz’ desem doğru cevap olmaz kanaatindeyim. Bunun birçok sebebi vardır. Siyasi tefrikalar sebeplerden bir tanesidir sadece. Ancak en önemli sebep din adamlarının anlattıklarını yaşamıyor olmalarıdır. Bir ilimizin MEB Müdürüne ‘hoş geldin’ ziyaretine gittiğimde benzer soru sorulmuştu: ‘İslam âleminin bu durumda olmasının sebebi kimdir hocam?’, ‘İki büyük müsebbip var birincisi din adamları, ikincisi maarifçiler yani siz eğitimciler’ deyince o gayretgah ve vatansever eğitimci yerinde kalkıp bizleri tebrik ederek ‘Kızacak bir şey yok. Kendimizi suçladık sadece’ demişti.

Elbette her Müslüman mesuldür olanlardan. Ancak evvela din adamları, sonra ise muallimler. 1980’lerde din adamlarına güven yüzde 90’a yakın iken şimdi bu oran yüzde 20’lerde. Bunun en büyük sebebini bizzat sahada gördüm. Birçok sebep gördüm. En önemli sebep söylediklerini yaşayamamalarıdır. Yaşayarak örnek olmamalarıdır. İslam’ı hayatlarına tatbik etmemeleridir.

Bir İslam mütefekkirinin sözüdür: “Nasih (nasihat eden) nasihatini kendisi yaşamaz, hayatına tatbik etmez ise bunu bir başkasından beklemek ahlaki değildir. Çünkü bu yüzsüzlüktür. Yapılan iftiraları ya da suçlamaları fiiliyatları ile tekzip etmeliler din adamları.”

Bir başka önemli sebep ise ‘Dini ve İslami değerlerin siyasete malzeme olmasıdır.’

DİN adamlarının, siyasiler aralarında doğrudan olmasa da dolaylı olarak taraf tutmaları. Ya da o algının sahaya yansıtılmasıdır. Bu hal camilere de yansımış durumda. Çok tehlikeli bir süreçteyiz. Sol eğilimli birçok tanıdığım ve bazı gençlerin camiyi terk ettiklerini biliyorum. Doğru bir düşünce değildir ancak bizim hiç mi hata-kusurumuz yok?

Diyanet işleri başkanlığına, siyasilere, cemaatlere, iktidar ve muhalefete, sol düşünceye sahip cenaha ama herkese görev düşmektedir.

Yorumlar (2)
emre dursun 3 yıl önce
hocam elinize kaleminize yüreğinize sağlık çok güzel açıklamışsınız tespitleriniz son derece önemlidir sizlerin ilim ve irfanınızı yüce RABBİM genç kardeşlerimize içlerinde bize de nasip eder inşALLAH
Ahmet Edip Taş 3 yıl önce
Muhterem hocam, kitaplarınızı henüz okumasamda anladığım kadarıyla cemiyet ve içtimaiyyatın en önemli konuları olan aile hayatı, iktisat gibi mühim sahalara el atmışsınız. Tez zamanda okuyup istifade etmek dileğimle bu kıymetli çalışmalarınız için can û gönülden tebrik ediyorum.
Namaz Vakti 24 Temmuz 2025
İmsak 06:47
Güneş 08:18
Öğle 13:10
İkindi 15:31
Akşam 17:52
Yatsı 19:17
6
hafif yağmur
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Alanyaspor 0 0
2. Antalyaspor 0 0
3. Başakşehir FK 0 0
4. Beşiktaş 0 0
5. Çaykur Rizespor 0 0
6. Eyüpspor 0 0
7. Fatih Karagümrük 0 0
8. Fenerbahçe 0 0
9. Galatasaray 0 0
10. Gaziantep FK 0 0
11. Gençlerbirliği 0 0
12. Göztepe 0 0
13. Kasımpaşa 0 0
14. Kayserispor 0 0
15. Kocaelispor 0 0
16. Konyaspor 0 0
17. Samsunspor 0 0
18. Trabzonspor 0 0
Takımlar O P
1. Adana Demirspor 0 0
2. Amed SK 0 0
3. Bandırmaspor 0 0
4. Bodrum FK 0 0
5. Boluspor 0 0
6. Çorum FK 0 0
7. Erzurumspor FK 0 0
8. Esenler Erokspor 0 0
9. Hatayspor 0 0
10. Iğdır FK 0 0
11. İstanbulspor 0 0
12. Keçiörengücü 0 0
13. Manisa FK 0 0
14. Pendikspor 0 0
15. Sakaryaspor 0 0
16. Sarıyer 0 0
17. Serik Belediyespor 0 0
18. Sivasspor 0 0
19. Ümraniyespor 0 0
20. Van Spor FK 0 0
Takımlar O P
1. Arsenal 0 0
2. Aston Villa 0 0
3. Bournemouth 0 0
4. Brentford 0 0
5. Brighton & Hove Albion 0 0
6. Burnley 0 0
7. Chelsea 0 0
8. Crystal Palace 0 0
9. Everton 0 0
10. Fulham 0 0
11. Leeds United 0 0
12. Liverpool 0 0
13. Manchester City 0 0
14. Manchester United 0 0
15. Newcastle United 0 0
16. Nottingham Forest 0 0
17. Sunderland 0 0
18. Tottenham 0 0
19. West Ham United 0 0
20. Wolverhampton 0 0
Takımlar O P
1. Athletic Bilbao 0 0
2. Atletico Madrid 0 0
3. Barcelona 0 0
4. Celta Vigo 0 0
5. Deportivo Alaves 0 0
6. Elche 0 0
7. Espanyol 0 0
8. Getafe 0 0
9. Girona 0 0
10. Levante 0 0
11. Mallorca 0 0
12. Osasuna 0 0
13. Rayo Vallecano 0 0
14. Real Betis 0 0
15. Real Madrid 0 0
16. Real Oviedo 0 0
17. Real Sociedad 0 0
18. Sevilla 0 0
19. Valencia 0 0
20. Villarreal 0 0