Diyarbakır’da Narin Güran Davası Sonuçlandı

Türkiye’yi sarsan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetinde, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi nihai kararını açıkladı. Aile içi şiddetin ve ihanetin trajik bir örneği olan bu dava, yalnızca Diyarbakır’da değil, tüm ülkede dikkatle takip edildi. Mahkeme, Narin’in annesi, ağabeyi ve amcasını cinayetten sorumlu tutarak ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Suç delillerini gizleyen bir diğer sanık Nevzat Bahtiyar ise 4 yıl 6 ay hapis cezası aldı.

Ağırlaştırılmış Müebbet Cezaları

Mahkeme heyeti, anne Yüksel Güran, ağabey Enes Güran ve amca Salim Güran’ın, iştirak halinde ve kasten cinayet suçundan yargılandığını belirtti. Türk Ceza Kanunu’nun 37/1, 82/1-d,e, 53/1 ve 63. maddeleri uyarınca her biri ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldı. Suçun planlanmış ve raporlanmış şekilde işlendiği, kurbanın ise savunmasız bir çocuk olduğu gerekçesiyle cezada herhangi bir indirim uygulanmadı.

Nevzat Bahtiyar’ın Rolü

Davada yargılanan diğer sanık Nevzat Bahtiyar, cinayet sonrasında "suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme" suçundan suçlu bulundu. Mahkeme, sanığa bu nedenle 4 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Nevzat Bahtiyar’ın cezai sorumluluğunun, cinayeti işleyen aile üyeleri kadar ağır olmadığı ancak suçun işlenmesine dolaylı yoldan katkıda bulunduğu belirtildi.

Aile İçi Şiddetin ve İhanetin Vahim Örneği

Narin Güran davası, yalnızca hukuki sonuçlarıyla değil, aile içi şiddet konusundaki acı gerçekleriyle de dikkat çekti. 8 yaşındaki masum bir çocuğun, kendi ailesi tarafından öldürülmüş olması toplumda derin bir üzüntü ve öfke yarattı. Sosyal hizmet uzmanları ve psikologlar, olayın aile içi şiddetin gizli kalmış boyutlarını gözler önüne serdiğini ifade etti.

Kamu Vicdanı ve Adalet

Dava sürecinde adaletin sağlanması için geniş çaplı bir kamuoyu oluştu. Mahkeme heyetinin verdiği ağırlaştırılmış müebbet cezaları, kamu vicdanını kısmen rahatlatırken, olayın sosyal ve psikolojik etkileri ise uzun yıllar tartışılacak gibi görünüyor.

8 yaşındaki Narin Güran’ın trajik ölümü, Türkiye’nin aile içi şiddet ve çocuk istismarıyla mücadelesinde bir dönüm noktası olabilir.