Sanatın adanmış ismi: Orhan Hekimoğlu’nun yaşamı belgeselle ölümsüzleştirildi

İznik Belediyesi tarafından yürütülen ve ilçeye değer katan isimlerin hayat hikâyelerini konu alan “Yaşayan İznik Hazineleri” belgesel projesi, bu kez bir müzik neferine odaklandı. Projenin 38. bölümünde, yaşamını eğitime ve sanata adamış emekli müzik öğretmeni Orhan Hekimoğlu’nun hikâyesi izleyiciyle buluştu.

Yarım asırlık bir müzik serüveni

Belgeselde, Orhan Hekimoğlu’nun hem kişisel yaşamına hem de mesleki kariyerine ışık tutuluyor. Uzun yıllar İznik’te çeşitli okullarda görev yapan Hekimoğlu, yalnızca öğretmenlik yapmakla kalmadı; aynı zamanda öğrencilerine müziği sevdiren, onları sanatla tanıştıran bir rehber oldu. Blok flüt, trompet, keman ve mehter gibi birçok farklı enstrümanı ustalıkla çalabilen Hekimoğlu, öğrencilere uygulamalı eğitimler vererek ilçede kültürel bir zemin oluşturdu.

Müzikle büyüyen nesiller

Belgeselde öğrencilerinin ve meslektaşlarının tanıklıkları da yer aldı. Hekimoğlu’ndan ders alan pek çok kişi onun sayesinde müziğe bağlandıklarını, hayatlarında ilk kez bir enstrümanla tanıştıklarını ve sanata bakışlarının değiştiğini belirtiyor. Eğitim verdiği yıllarda yalnızca ders saatlerinde değil, okul sonrası etkinliklerde de öğrencilerini çalıştıran Hekimoğlu, İznik’te düzenlenen pek çok sanatsal faaliyetin de öncüsü oldu.

Kültürel mirasa katkı

“Yaşayan İznik Hazineleri” belgesel serisiyle yerel hafızanın kayıt altına alınmasını hedefleyen İznik Belediyesi, Orhan Hekimoğlu’nun birikimini, deneyimlerini ve sanat aşkını belgeleyerek gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor. Projeyi yürüten ekip, bu tür belgesellerin gençler için ilham kaynağı olduğunu ve kültürel sürekliliğe hizmet ettiğini vurguladı.

“Ben müziği yalnızca öğretmedim, yaşattım”

Belgeselde yer alan röportajında Hekimoğlu, “Müziği sadece ders olarak anlatmadım. Onunla yaşadım, hissettim ve öğrencilerime de bunu aktarmaya çalıştım. Benim için müzik; disiplindi, paylaşmaktı, sevgiydi. Bugün hâlâ bir melodiyi duyduğumda içim kıpır kıpır olur” sözleriyle mesleğine olan tutkuyu dile getirdi.

İznik’in kültürel belleğine katkı sağlayan bu çalışma, yalnızca bir öğretmenin yaşam öyküsünü değil, aynı zamanda küçük bir ilçede sanatla büyüyen bir kuşağın izlerini de taşıyor.