bursagorus.com.tr
2022-01-11 09:05:20

Enflasyon ile mücadele ve kamu maliyesi

Sedat Yalçın

11 Ocak 2022, 09:05

Ülkemiz zor günlerden geçiyor. Kapsayıcı ve Sürdürülebilir siyasi ve ekonomik uygulamalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var bugünlerde. Yaklaşık 20 yıl önce yaşadığımız yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ortamlarına geri döndük. Hatırlanacağı üzere 2002 yılı itibariyle ülkemizde yaşanan yüzde 30 seviyesindeki enflasyon, siyasi istikrar ve rasyonel ekonomik kararlar sonucunda önce tek haneli rakamlara düşürülmüş, sonrada 2004 yılı itibariyle paradan 6 sıfır atılmış idi. O dönemde ülkemizin gündemine aldığı AB süreci ve ona bağlı demokratikleşme ve ekonomik reform adımları ile tüm dünyaya güven veren kurumları ve liyakatli kadroları ile oluşturulan güven ortamı sayesinde enflasyon ile mücadelede büyük başarılar sağlanmıştı. Bu durum Gelir dağılımı adaletinde iyileşmeler sağlamış ve ülkeye Doğrudan yabancı sermaye girişinin de önünü açmıştı. Türkiye de bu gelişmeler yaşanırken dünya ekonomisinde de gelişmekte olan ülkelere yönelen ciddi bir küresel sermayenin varlığını da belirtip, ülkemizin bu pozitif ortamı olabildiğince değerlendirdiğini de tespit etmiş olalım.

ZOR ZAMANLARI DURUMLAR İYİ İKEN GÖRMEK

Sonraki yıllarda Dünya Ekonomisindeki daralma ve Kovid-19 kaynaklı sorunlar gündemimize girdi. Türkiye kaynak sorunu yaşamadığı 2002-2012 yılları arasında tercihini ağırlıklı olarak Ulaştırma, Sağlık ve Eğitim altyapısına ayırdı. Bu süreçte ülkeye önemli eserler kazandırıldı. Ülkenin alt yapı ihtiyacı vardı ancak cari açığını kapatacak, döviz rezervlerimizi ve tasarrufları artıracak, yüksek teknoloji içeren ürün ihracatını artıracak olan Ar-Ge ve inovasyon bütçelerine yüksek kaynak ayrılması ve her açıdan araştırma üniversitelerinin güçlendirilmesi ve de nitelikli insan kaynağının artırılması alternatifi de söz konusu idi fakat tercih edilmedi. Programlarda yer almasına rağmen inşaat yaparak dünya çapında yüksek katma değer üretebilen ülkeler düzeyine gelemedik. İhracatımızın içerisindeki yüksek teknoloji ürün payı yüzde 3 de kaldı. İhracatın birim kg değeri ise 1,1 Dolar mertebesinde. Bu tablo ülkemizin önceliklerini belirlerken altyapı ve inşaat ağırlıklı bir tercihe yöneldiği, daha fazla kaynağı yüksek teknoloji içeren sanayi yatırımlarına tahsis etmediği, bu nedenle de Orta Gelir Tuzağı denilen Kişi başı milli gelirin bir noktadan sonra artmaması hatta azalması durumunu yaşadığımızı söyleyebiliriz. Buraya kadar anlatmaya çalıştığım tablo, genç nüfusu ve yatırım ihtiyacı olan ülkemizin bu yatırımları öz kaynak ile değil, yabancı kaynak (döviz) ile finanse etmek zorunda kaldığını ayrıca tespit edelim. Demek ki yabancı para sarmalına girişte, ülkemizin kaynaklarını tahsis aşamasında beşeri sermaye (Ar-Ge, İnovasyon) yerine, fiziki sermayeye (inşaata) ağırlık vermemizin büyük bir hata olarak kabul edilmesi gerekiyor. Bu nedenledir ki bugün iftihar ettiğimiz 225 milyar dolarlık yıllık ihracatımızın bünyesindeki katma değer oranı son derece düşük olması nedeniyle sürdürülebilir şekilde cari açığımızı finanse edebileceğimizden emin olamıyoruz.

2022 BÜTÇESİNDE BÜYÜK REVİZYON İHTİYACI

Bütçe hazırlama süreçleri özellik arz eder ve Anayasamızın 161. Maddesinde öngörülen yasal prosedüre uyum gerekir. Teknik anlamda bütçe hazırlıkları yapılırken bütçenin ilgili olduğu yıl enflasyon oranları ve döviz kuru ortalamaları büyük önem arz eder. Birçok harcama ve gelir kalemi bu oranlardan etkilenirler. Büyük bir talihsizlik, 2022 yılı bütçesi daha TBMM’de görüşülürken döviz kur seviyelerinde yüzde 60 civarında sapmalar görüldüğü, ayrıca açıklanan enflasyon oranlarının da yine bütçe kalemlerinde revizyon ihtiyacı oluşturduğu görülüyor.

TÜİK tarafından açıklanan yüzde 79’luk Üretici Fiyat endeksi rakamının önümüzdeki aylarda Tüfe endeksini yükseltme yönünde baskı oluşturacağını da hatırlatalım. Diğer yandan TL mevduatlarının enflasyon karşısında korunmasını amaçlayan Kur Korumalı Mevduatlarla ilgili vade sonlarında oluşacak kur farklarının hazine tarafından üstlenilmiş olması da bütçe revizyonu gerektirecek önemli sebeplerden birisidir. Kamu dış borç faizlerinin de güncel kurlarla revize edilecek olması, daha önceki duruma göre hesaplanan Bütçe açığının GSYH ‘ya oranı rakamını da etkileyecektir. Muhtemelen daha büyük bir bütçe açığı rakamı ek bütçe sürecinde görülecektir.

ENFLASYON İLE MÜCADELE PROĞRAMI GÜNDEMDE Mİ?

Enflasyonla mücadele süreçleri son derece zor ve dikkatli kararlar almayı ve ciddi bir program uygulamayı gerektirdiği gerçeğini tespit edelim. Bu mücadele kapsamında talep azaltıcı kredi ve para politikaları gündeme gelebilir. Kamu ve özel sektörde ciddi tasarruf tedbirlerinin uygulanması, önceliği olmayan kamu yatırımları ve harcamalarının ertelenmesi, piyasalarda arz eksikliği kaynaklı fiyat artışlarının önlenmesi, kamu gelirlerinin artırılması kapsamında vergi planlamaları yapılması gibi siyaseten risk oluşturabilecek kararların alınması gerekebilir. İç piyasalarda durgunluk yaşanabilir, işsizlik oranları yükselebilir.

Bu noktada belirsizliklerin ortadan kaldırılması adına ekonomi yönetiminin bu konuda bir yol haritası açıklayarak piyasalara güven vermesi son derece önemlidir. Hazırlanacak yol haritasında ülkenin bir şekilde seçim ortamına girmiş olması nedeniyle temel yapısal dönüşümler yerine kısa-orta vadeli tedbirlere yer verilmesi ve paket içeriğinin siyasi risklerinin yönetilmesi gerekiyor. Bu kapsamda kamu maliyesi alanında temel uygulamalardan biri olan ve devletin borçlanma gereğini azaltmayı amaçlayan Mali Kural uygulanmasının piyasalarca olumlu algılanacağı kesindir. Kayıt dışı ekonominin azaltılması, Yeşil ekonomiye geçiş vergilemeleri ve dolaylı vergileri azaltıcı kararlar alınması kısa vadede gündeme getirilebilir. Bütçe harcamaları ayağında ise Kamu-Özel Ortaklık projelerinde şeffaflık sağlanması ve Kamu İhale Kanunu’ndaki eleştiri alanlarının karşılanması suretiyle kamunun satın alma maliyetlerinde azalma sağlanması da önemli başlıklar olarak sayabiliriz.

Yukarıda belirtilen uygulamalar vatandaşa acı reçete öngörmeden de gerçekleştirilebilir. Burada özellik arz eden nokta, yapacağınız ve içselleştireceğiniz Kamu Maliyesi Mali Kurallarını açıklamak ve samimi şekilde uygulama yapılacağına piyasaları ikna etmek, yani güven verebilmek şeklinde açıklayabiliriz. Görüldüğü üzere yine aynı noktadayız. Güven-Güven-Güven. Tabii ki kaybedildikten sonra tekrar oluşturmak mümkün olabilirse!..

Yorumlar (3)

Yalçın Ergemen 2 Yıl Önce

Başkan kendine yakışan kıvamda yorumlar yapmışsın.Görüşlerine aynen katılıyorum.Devamını bekleriz.

Caner Gökalp 2 Yıl Önce

Kıymetli üstadım kaleminize sağlık. sizin gibi objektif, tarafsız ve çözüm önerisi sunan deneyimli insanların kıymetini bilmek lazım.

Hasan Tuğcu 2 Yıl Önce

Güzel bir yazı olmuş.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.