bursagorus.com.tr
2021-11-16 09:37:17

Şehirlerde Mekânsal Yerleşim Açıklamalarından Yansıyanlar

Sedat Yalçın

16 Kasım 2021, 09:37

Konu güncel. İnsan faaliyetleri kaynaklı karbon salınımlarının sınırlanmasını öngören ve de ülkelerde bu konuda taahhütte bulunma zorunluluğu getiren Paris İklim Antlaşması TBMM’de de kabul edilerek yürürlüğe girdi. Bu çerçevede antlaşmaya imza koyan 192 ülke gibi ülkemizde de karbon salınımını sınırlayan birçok uygulama aşamalı şekilde gündeme gelecek.

PARİS İKLİM ANTLAŞMASI DEVREDE

Sanayide kaynak kullanımı, geri dönüşüm, yenilenebilir enerji ve temiz üretim teknolojilerine geçiş karbon azaltımı için ödev listesini oluşturuyor.

İnşaat sektörünü ilgilendiren “yeşil bina” uygulaması ile enerji verimliliği, su tasarrufu ve kendi enerjisini üretme gibi farklı bir ödev türü de gündemimize girecek.

Enerji sektöründe kömürden, petrolden ve doğalgazdan elektrik üretimi çokta gecikmeden aşamalı şekilde sonlandırılacak.

Ulaşım sektöründe elektrikli araç düzenine geçilecek ve alt yapı uyarlanacak.

Tarım sektörü ile akıllı olmayan su kullanımını azaltacak, ilaç ve gübre kullanımında da sınırlamaya gidilecek, hayvancılıkla ilgili de özel tedbirler gerekiyor.

ANTLAŞMA ŞEHİRLERİMİZİ NASIL ETKİLEYECEK

Son dönüşüm yaşayacak alan şehircilik konusudur. Şehirlerimizde planlama, enerji kullanımı, sanayi yapılanması ile üretim süreçleri, ulaşım, inşaat faaliyetleri ve tarımsal faaliyetler Avrupa Yeşil Mutabakatı açısından özel izlenecek alanlar olarak görülüyor. Şehirlerimiz bir taraftan savaşlar, iklim krizleri, terör ve ekonomik nedenlerle göç eden insanların akını ile mücadele ederken diğer taraftan mevcut nüfus yapısının en temel gıda, eğitim, sağlık, ulaşım, alt yapı ve çevre gibi ihtiyaçlarını karşılama gibi bir görevleri var. Bu ihtiyaçların bir bölümü merkezi yönetim tarafından karşılanıyor olsa da toplum birinci derecede yerel yönetimlerin yaşanılan sorunların çözümünde sorumluluk almasını bekleyebilir.

Tabi ki yerel yönetimler toplumsal taleplerin karşılanması noktasında bütçeleri, yasal yetkileri ve yönettikleri kentin kapasitesi ile sınırlıdırlar. 1 milyon kişi nüfusu olan bir kente 2 milyon kişi ilave göçmen gelmiş olması halinde bu kentin alt yapısının, ulaşımının, temel ihtiyaç maddelerinin, suyunun yeterli olması mümkün değildir. Bu örnek tabi ki olağanüstü bir durumu açıklayabilir. Ancak şu anda birçok şehrimiz (Başta Marmara Bölgesi şehirleri İstanbul, Kocaeli, Tekirdağ ve Bursa) normal kapasitelerinin asgari 2 katı yoğunlukta nüfus barındırmaktadırlar. Bu konu bilimsel olarak çok sayıda incelemelere konu edilmiş ve acil tedbir alınması bilim insanlarınca önerilmektedir.

MARMARA ŞEHİRLERİNDE KURUMSAL TEPKİLER

Marmara şehirlerimizin kapasitelerinin üzerinde bir büyüklüğe ulaşmaları sadece trafik, su kıtlığı, çevre kirliliği değil vatandaşın en temel haklarından olan barınma yani konut sorununun çözümüne de imkân vermiyor.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Sn. Murat Kurum İstanbul’da 25.02.2020 tarihli açıklamasında şu ifadeler yer alıyor:

Yatay mimari için şehirlerde yer yok değerlendirmesine katılmıyorum. Artık şehrin içinden çıkması gereken sanayi alanları var. Bu alanları taşıyacağız.

Bursa Ticaret Sanayi Odası İnşaat Konseyi bünyesinde oluşturulan “Ortak Çalışma Grubu”nca hazırlanan “Bursa Kentsel Dönüşüm Raporu” da geçen hafta kamuoyu ile paylaşıldı. Ayrıntıları gazetemizde okuyabilirsiniz. Öncelikle kentimiz için yapılan bu değerli çalışmaya katkı veren tüm STK ve uzman katılımcıları içtenlikle kutluyorum. Geniş bir durum tespiti ve öneriler listesi oluşturulmuş. Ben konumuzu ilgilendiren hususlarda raporda yer alan bazı tespit ve önerileri hemen paylaşmak istiyorum.

Bursa’daki sanayi alanlarının yüzde 45’ini plansız sanayi alanları oluşturuyor. OSB’ler dışında yer alan kent içerisinde kalmış dağınık ve küçük ölçekli sanayi yapıları ve atölyeler kentin dışında planlanacak. Çevreye dost, altyapısı uygun ve sürdürülebilir üretime katkı sağlayacak organize sanayi ve ticaret bölgelerine taşınmalı. Boşaltılan alanlar rezerv alan olarak değerlendirilerek kentsel dönüşüme katkı sağlanmalı. Yeni sanayiye ihtiyaç olmadığını düşünüyoruz. Çok fazla dağınık sanayi alanları var. Halen konut bölgelerine bunların yapımı devam ediyor. Belki bunların gruplanıp şehir dışına taşınması çözüm olacaktır.(Mimarlar Odası) Şu an 17-18 sanayi bölgesi var 23’e çıkacağı konuşuluyor. Bursa bu kadar sanayi bölgesini kaldırmaz. Çünkü her yeni sanayi bölgesi yeni göç demektir. Yeni göçte altyapı ve ulaşım problemi demektir. (İnşaat Mühendisleri Odası)

MUTABAKATA EYLEM PLANI GEREKİYOR

Görüldüğü üzere aklın yolu bir. İstanbul’da da Bursa’da da devlet yetkilileri, STK temsilcileri ve sanayiciler şehirlerde OSB dışındaki sanayi yapılanmalarının kent dışına taşınması noktasında hem fikirler.

Bu noktada bir uyarımız olacak. OSB dışındaki düzensiz üretim tesislerinin kent dışına çıkartılması, bulunduğu yerden 50-60 km öteye taşınması olarak kesinlikle düşünülmemelidir. Sorun bölgenin bu faaliyetlerin getirdiği nüfus yoğunluğuna bağlı ulaşım, su, enerji, gıda, ısınma ve alt yapı gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasındaki problemlerdir. Yakın mesafeli taşınmalar bu sorunu çözemez.

Halbuki birçok Anadolu kentinde altyapısı hazır OSB’ler boş duruyor. Ve yatırımcı bekliyorlar. Her türlü teşvik de söz konusu. Alternatifli çözüm önerileri ile ortaya konulan OSB dışı üretim tesislerinin taşınması konusu gönüllü olarak sağlanamaz ise susuzluk, hava kirliliği, sel, müsilaj, gıda kıtlığı şeklindeki doğanın ödeteceği bedeller ile Kanun çıkartmak zorunda kalabiliriz.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.