banner52

18.01.2022, 08:49

Avrupa Birliği Ve Türkiye İlişkileri: Ne Seninle Ne De Sensiz…

Avrupa Birliği çağdaş dünyanın gördüğü en büyük uluslar üstü (supra national) örgütlenmedir. Büyük bir entegrasyon projesidir. Hayali bir hayli eskilere gitmektedir. Çağlar boyunca birbirini kırıp geçiren Avrupalılar içinde kimi düşünürler, yazarlar ve devlet adamları bu yok edici gidişe zaman zaman dur demek istemişler ve Avrupa’nın bütünleşmesini ve yekpare bir Avrupa düzeni kurmayı önermişlerdir.

Avrupa’nın “birleşmesi “düşüncesinin ilk izlerine 14. yüzyılda Dante’de rastlanır. Aynı yüzyılda Dubois’nın yazılarında da görülen bu fikrin sonraki asırlarda takipçileri olagelmiştir. 15. Yüzyılda Bohemia Kralı George, 17. yüzyılda Emeric Cruce, ve sonrasında Victor Hugo bunlar arasında sayılabilir. Tarihi seyir içinde Avrupa birliği hayallerini kurmayı tetikleyen olaylar gerçekleştikçe bu fikir de giderek daha çok gündeme getirilir olmuştur. Rönesans, ticaretin gelişip yaygınlaşması, İstanbul’un fethi, Avrupa’yı kasıp kavuran din ve mezhep savaşları, veba ve kıtlık gibi baş edilmesi zor büyük olaylar ile Fransız Devrimi bunların başlıcasıdır.

J.J. Rousseau ve Immanuel Kant gibi önde gelen filozofların da bu konuda düşünceleri ve önerileri olmuştur. Kısacası Avrupa bir yandan bitmeyen savaşlarla ve çatışmalarla sarsılırken, diğer yandan da “Birleşik Avrupa” hayali bitmeyen bir senfoni gibi dile getirilmeye devam etmekteydi. Ta ki Birinci Dünya Savaşı’nın ardından İkinci Dünya Savaşı’yla dibe vuran Avrupa, artık yolun sonuna gelinceye dek… Otobana çıkmadan önce son dönemeç olan bu aşamada Avrupalılar başlarını iki ellerinin arasına alıp derin derin düşünmüşler ve sonunda kömür ile demir ve çeliğe sınır getirmede çareyi bulmuşlardır.

Savaşın ana malzemelerinin üretim ve kullanımına, daha da önemlisi bunların silah sanayi ve savunma endüstrisindeki marjlarına sınır getirerek bu mega sorunu çözmeyi planlamışlardır. Bunun için köklü bir anlaşma yapmak gerekecekti. Ve bunu da yaptılar.

Fransa Dışişleri Bakanı Robert Schuman tarafından temel prensipleri 1949 yılında ilan edilen bu anlaşma 1951 yılında Paris’te imzalanan Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurulmasıyla hayata geçirilmiştir. Altı Avrupa ülkesinin imza attığı ve Avrupa Birliği’nin temeli olan bu anlaşma, mahiyeti itibariyle bu ölçekte ve bu niyetle oluşturulmuş ilk uluslararası örgütlenme oluyordu.

Fransa ve Batı Almanya başta olmak üzere üyeleri arasında kömür ve çelik endüstrilerinin yönetimini bir araya getirmesi, dönemin en önemli sanayi hammaddeleri olan kömür ve çelikten doğabilecek herhangi bir uyuşmazlığın önlenmesi ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki olası bir savaşın engellenmesi amacıyla yapıldı. Böylece Avrupa'daki ilk uluslar üstü topluluk, 1951 Paris Antlaşması'yla Fransa ve Almanya'nın katılımlarının yanı sıra, İtalya, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg tarafından kurulmuş oldu. 1957’de Roma Anlaşması ile süreç devam ettirildi.

O tarihten bu yana Avrupa Birliği’nin günümüzdeki formatına ve yapısal ve işlevsel düzenine gelinceye değin belli aşamalarda Topluluk gelişmiş ve sonunda bir “Birlik” oluşmuştur. Ana aşamalar Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKTÇ), Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu ( EURATOM), Avrupa Topluluğu (AT)  nihayetinde Avrupa Birliği (AB) dir. Avrupa Birliği son tahlilde 1993 Maastricht Anlaşması ile kurulmuştur. Ardından Amsterdam Anlaşması, Nice Anlaşması ve Lizbon Anlaşması ile Avrupa Birliği’nin kurumsal yapısı pekiştirilmiş ve ana stratejiler belirlenmiştir.

Avrupa Birliği 6 üye ile başladığı yolculuğuna günümüzde 27 üye ile devam etmektedir. Bilindiği gibi Büyük Britanya 31 Ocak 2020’de Brexit ile ayrılınca sayı 28’den 27’ye düşmüştür. Birliğin kapısında hali hazırda bekleyen ülkeler vardır. Bunlardan bazıları umutla o kapıyı beklerken bazıları ise aynı umudu taşıyamamaktadır.  En son 2013 yılında Hırvatistan, 2007’de ise Bulgaristan ve Romanya Birliğe üye olarak girmişlerdir.

Günümüzde Arnavutluk, Karadağ, Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Türkiye AB üyeliğinde sıralarını beklemektedir. İzlanda’nın da benzer bir sürece dahil olduğu, ancak 2015 yılında bu sürecin AB tarafından resmi olarak sonlandırıldığı bilinmektedir. Ayrıca üyelik başvurusu yapıp doğrudan reddedilen bir ülke olarak Fas’ı da dile getirmek gerekir.

Bekleyenler arasında ilk adaylık başvurusunu yapan ve adaylık statüsünü alan ülke Türkiye’dir. Türkiye Nisan 1987’de adaylık başvurusunda bulunmuş ve Aralık 1999’da adaylık statüsü kazanmıştır. Birlik ile Türkiye arasında müzakereler Aralık 2004 tarihinde başlatılmıştır. Türkiye müzakere konu başlıkları olan 35 Fasıldan yarıya yakınını gerçekleştirmiş olup, son yıllarda bu süreçte bir yavaşlama periyoduna girmiştir.

Son olarak geçtiğimiz yıl sona ererken AB’den sarsıcı bir karar gelmiştir. Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki gerilim devam ederken, AB Genel İşler Konseyi 14 Aralık’ta (2021) alınan kararları duyurdu. Türkiye’nin AB’ye giriş müzakerelerinden uzaklaşmaya devam edildiğinin belirtildiği kararda, “AB Konseyi, “Türkiye’nin AB’den giderek daha fazla uzaklaştığını” üzülerek not ediyor” ifadesi kullanıldı.

Aynı metinde, Türkiye ile müzakerelerde yeni bir fasıl açılması ya da kapanmasının ise gündemde olmadığı kaydedildi. Konsey ayrıca Türkiye’ye de uyarılarda bulundu. Yapılan açıklamada, Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini düzeltmesi ve negatif tavırlarını ( ki karar da “tehditlerini” ifadesi geçmektedir) bir kenara bırakması istenirken, bütün AB üyesi ülkelerin kıta sahanlığına, hava sahalarına ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiği belirtildi. Konsey ayrıca, müzakerelerin devam etmesi için Türkiye’nin sorumluluklarını yerine getirmesi gerektiğini de duyurdu.

1959 yılında başlayan Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkileri uzunca süre devem eden deyim yerindeyse bu “uzatmalı nişanlılık” aşamasından “nikah” aşamasına bir türlü geçememiştir. Tam da burada akla o meşhur şarkının sözleri geliyor; “…ne seninle ne de sensiz…” Gerçekten de Avrupa Birliği’yle ilişkilerimizi özetleyen bir söz olabilir bu. Hele de Avrupa bakışı açısından…

Türkiye’nin 1963 yılında Ankara Anlaşması ile perçinlenen bu ilişkisi; Katma Protokol (1973), Adaylığa Başvuru (1987), Gümrük Birliği (1996), Adaylık Statüsünün Kabulü (1999),  Katılım Müzakerelerinin Başlaması (2005) , Pozitif Gündem’in Başlatılması (2012) ve Müzakerelerin Durdurulması (2016) şeklinde günümüze kadar gelmiştir. Bugün AB ile ilişkilerimiz maalesef pozitif bir görünümde değildir. Konunun bu noktaya gelmesinde doğal olarak iki tarafın da aksayan yanları ve eksiklikleri olmuştur. Türkiye, Avrupa Birliği’ne üye olma idealini ve gayretini devam ettirdiği süreçte pek çok kazanımlar elde etmiştir. Bilhassa hukuk alanında ve ekonomik alanda elde edilen bu kazanımların sürdürülmesi ve evrensel değerlerle ülkenin buluşturulması süreci, Avrupa Birliği üyeliği idealiyle daha disiplinli ve daha rasyonel olarak gerçekleşebilecektir. Sonunda üye olabilir ya da olamayabiliriz, ama süreç sağlıklı bir şekilde devam ettirildiğinde, elde edilecek kazanımlardan dolayı kazanan Türkiye ve Türk insanı olacaktır.

Yorumlar (0)
Namaz Vakti 27 Nisan 2024
İmsak 04:26
Güneş 06:01
Öğle 13:06
İkindi 16:54
Akşam 20:01
Yatsı 21:30
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14