banner52

12.10.2021, 20:11

Bir Kitap Manifestosu: Akıl Çağı

Tarihten günümüze bilgi denen olgunun beslendiği en büyük kaynak ve güvence alanı olan kitaplar, günümüzdeki söylemi pek de sağlıklı olmayan hale evirilmiş durumdadır. Öyle ki teknoloji ile gelişen araçlarla birlikte, kitap ve yazı olgusunun içeriği, birçok absürt pratik ve bu pratikleri gerçekleştiren ayaktakımı tarafından iğdiş edilmektedir. Bir cümle, tikel bir önerme, sosyal fetişizm veya komplekse dönüştürülen kitapların, geçmişte “İnsan aklının gıdası” gibi sıfatlarının yok edildiği ön görülebilir. Zira hızla artan yayınevleri, niteliksiz çeviriler, yazarlığın bağından koparılması ve buna ek olarak denetimsiz süre gelen yayıncılık, dostumuz olduğunu düşündüğümüz bir olgunun, yanlış seçildiğinde acı sonuçlarla karşılaşmamıza neden olacak bir hale getirmiştir. Bu düşünce ve sorun idealinden hareketle, kitabı değerlendirmeyi yine kitabın yolu olan yazım aracılığıyla yapmak gerek yukarıda bahsi geçen çatışmayı dert edinmenin bir nüvesi gerekse okuma pratiğinin inşası adına daha sağlıklı olacaktır. Kitap ve yayıncılıkla ilgili çalışmaların değer ölçütünü, basılı olmayan kanallardan hareketle inşa etmek, bir noktada sorun ve amaç arasındaki ilintiyi ortadan kaldırmaktadır.

Tüm bu düşünsel faaliyetin eşiğinde kişisel görü ve evrensel bilginin ışığında “Bir Kitap Manifestosu” başlığı adı altında “dostumuz olan” kitapları incelemek, sosyal sorumluluğun gerekliliğidir. Bu incelemeyi dağınık ve öznel çıkarımlardan ziyade karşılaştırmalı ve nedensellik ilkesinden hareketle ortaya koymak ise sosyal sorumluluk olarak adlandırdığımız pratiğin zorunluluğudur. Keza salt bireysel çıkarımlarla ifade edilen eserlerin belli zaman zarfından “bireysel kitaplar” şekline devinmesi muhtemeldir. Bu çalışmaların geçerli ve tümel bilgi kaynağı olabilmesi adına belirli bir format ve metodoloji olarak hermeneutik bilgisini kullanmak yerinde olacaktır.

Bir Kitap Manifestosu” pratiği olarak öncelikle ele alacağımız kitabın basılı olduğu yayınevleri üzerinden bir değerlendirme yapıp, buna bağlı olarak yabancı eserler için çevirmenin çalışma ve biçemine göz gezdireceğiz. İnceleyeceğimiz kitabımızın yazarının bireysel ideali ve bu ideal içerisindeki kitabından mahiyetine göz attıktan sonra, eserin dili, içeriği ve mahiyetine ilişkin üzerine notlara yer vereceğiz.

Bir Kitap Yazarı: Thomas Paine

İnsanın ne kadar edilgen bir varlık olduğunu sanırım hepimiz biliyoruz öyle değil mi? Birçok birey kişisel hayatındaki sorun veya sorunsuzluğu eşliğinde iş, arkadaşlık, sosyal ilişkilerini idame ettiriyor. Çok azımız günümüzde veya bulunduğumuz zaman diliminde hissettiğimiz şeyi göz ardı ederek yaşamımıza devam ediyoruz. İş ortamında yaşanan bir sorun, arkadaşlık içerisine veya aileye sirayet ettiği gibi, bu durumun tam tersi de gerçekleşebiliyor. Buradan hareketle yazar ile yazdığıyla arasında zaman, ruhsal durum ve dönem irdelemesi yapmadan eseri veya eserin derdini anlamak pek de sağlıklı olmasa gerek. Ayrıca bu çalışmamızın ilk örneği olduğundan neyi, neden ve nasıl yaptığımızı detaylı açıklamak ve bir noktada metodumuzu göstermek adına incelemeyi yapmadan önce nedenselliğini ortaya koyuyoruz. Keza bir sonraki yazıda yazarın hayatını ele alırken bunu neden yaptığımıza dair yukarıdaki gibi bir girizgâh yapmayacağız.

1737 doğumlu olan Thomas Paine hakkında her bir söylem döneminin içerisinde çok önemli atıflar gerektirmektedir. Örneğin T. Paine, Napolyon Bonapart için yeryüzünün her bir kentine saf altından heykelinin dikilmesi gereken kişi iken Maximilien Robespierre için sürgün edilmesi gereken sakıncalılar listesinde yer alır. Ancak bu durum salt T. Paine için geçerli değildir. 18. Yüzyılda yaşamış her bireyin varlığının gücü, din ve iktidarla olan ilişkisinden süre gelmektedir. Bu dönemde dini motif veya öğretilerle ilgili çağın ruhuna uygun olmayan söylemlerin çoğu düşünsel aforizmaya maruz kalmaktadır. Bunu sadece T. Paine için değil bundan sonra 16-17 ve 18. Yüzyılda ele alacağımız diğer düşünce insanları içinde aklınızda bulundurabilirsiniz.

T. Paine’in ideali aslında başlı başına günümüz işçi ve insan hakları fikri ile örtük haldedir. Döneminin işçi ve insan hakları ile dertlenen Paine için irdelenmesi gereken kavramların başında monarşi ve bunu besleyen bir unsur olarak kilise gelmektedir. Ne var ki iktidar veya monarşiyle olan sorunu, onu indirgemeci olarak anarşist fikri ile algılamamıza sebebiyet vermemeli. Zira anarşi ile onun arasında bir ilinek söz konusu değildir. T. Paine, ne topyekûn bir yeni düzen koyucu ne de var olan düzenin bir enstrümanıdır. O, sosyal ve siyasal çerçevenin rasyonel düzlemde değerlendirilmemesini konu almaktadır. Buradaki rasyonel kelimesi 18. Yüzyılın düşün dünyasında gerçekleşen “Aydınlanma”nın karşılığı olarak düşünülmelidir. Bu bağlamda siyasal alandaki bir aydınlamacı olarak lanse edilmesinin önemi de burada yer almaktadır. Başka bir ifade ile T. Paine’in düşünce veya eserlerindeki leifmotif aklın veya mantığın şafağında gerçekleşmektedir. O, dönem ve yer yer fikirdaşları olan John Locke, I. Kant gibi din ve Tanrı merkezli bir yaşam alanından ziyade, insan merkezli dünya görüşüne yönelik fikirleri işlemektedir.

Handikabı olan varlıklar olarak insanın, düşünsel faaliyetini tümel olarak işlemesi ne yazık ki söz konusu değildir. Biz fikirlerimizi belirli düzlem ve alanlardan hareketle ortaya koymak tikelden tümele ulaşmaya zorunluyuz. Bu durumu düşünürlerin pratiklerinde de görmek mümkündür. T. Paine’de akıl ve sağduyu kavramları ile merkezine yerleştirdiği din ile yüzleşmeyi eserlerinde işlemektedir. Öyle ki dini öğretilerle olan fikirsel çatışmaları onun dinsizlikle suçlanmasına sebebiyet vermiştir ancak o her zaman bir Tanrı’ya inandığını beyan etmiştir.

“Tek Tanrı’ya inanırım, başka bir şeye değil; bu yaşamdan sonra da mutluluk olmasını umut ederim.” Paine, Thomas. Akıl Çağı, çev. Ali İhsan Dalgıç, İstanbul, İş Bankası Kültür Yayınları, 2018, s.3.

                Genel olarak T. Paine eserlerinde süre gelen kavramların başlıca olanları; akıl, sağduyu, deizm, insan iradesi, özgürlük ve iradedir. Burada yer verdiğimiz deizm olgusu onun bizzat işlediği bir olgu olmayıp, kendi inancının taslağı olarak düşünülebilir. Keza deizmin ilk nüveleri de yine 17. Yüzyılda ortaya çıktığı düşünüldüğünde T. Paine’inde dönemi ile ortak bilince tabii olduğu düşünülebilir. Zira Tanrı’ya bir hakaret -yetersiz- olarak gördüğü İncil ile arasına koyduğu mesafe ne kadar geniş olsa da inanma pratiğiyle arası bir o kadar yakındır. Ancak onun inancı doğrudan Tanrı olgusuna bağlıdır ve dini kurumu kiliseden ziyade akıldır.

                T. Paine, bu çalışmada ele alacağımız Akıl Çağı kitabını hapiste yazmıştır. Neden hapse girdiği veya yaşamının magazinsel boyutları özel araştırma konusu olarak işleneceği gibi yukarıda verdiğimiz bilgilerden de çıkartılabilir. Bu hapis olma durumunun modern psikoloji ile bildiğimiz bilişsel süreçlerini T. Paine üzerinde de görmek mümkündür. Özgürlüğü elinden alınmış, hürriyet sınırları ona göre gasp edilip, fikirleri küfür ilan edilmiş biri olarak yaşadığı psikolojik hali eserinde fark edilir seviyededir.

Kimin İçin Bu Kitap: Akıl Çağı

                Her insanın okuma fiili ile olan iştigali bir hayli farklı süre geldiğinden, kitapların sayfa sayısı, yazım biçimi veya genel anlamda formatı, doğru anlaşılmasındaki en önemli anahtar. Bu nedenle inceleyeceğimiz kitaplar için “Kimin İçin Bu Kitap” başlığı altında incelemelerde bulunarak eserin daha doğru anlaşılması ve talep eden okuyucuya ulaşmasını bakımından içerik bilgileri sunacağız.

175 sayfa olarak Türkçe’ye İngilizce’den çevrilen Akıl Çağı kitabı, dil ve üslup bakımından birçok okuyucunun anlam dünyasına hizmet edecek niteliktedir. Öyle ki gerek konusu gerekse dönemi bağlamında ilk kez okuma yapacak biri için anlaşılır seviyededir. Bu nedenle okuma sürecinde genel olarak 17. Veya 18. Yüzyıl kitaplarına nazaran daha hızlı ilerlemeniz mümkündür. Ancak bu durum kitapla ilgili öncü bir okuma gerektirmiyor değil, zira İncil veya Tevrat üzerine yapılmış veya yapılacak incelemeden sonra okunması durumunda daha anlaşılır hale gelecektir. Akıl Çağı eserini kategorize etmek gerekirse, genel okuyucu başlığı adı altında değerlendirilebilir.

Ne İçin Bu Kitap: Akıl Çağı

                Bir kitabın okuma ve okuma sonrasında bize ne katacağını bilmek en önemli olgulardan bir tanesi. Bu nedenle yapacağımız her incelemede “Ne İçin Bu Kitap” başlığı adı altında, kitabın bireysel veya sosyal yaşamınızdaki karşılığının ne veya neler olabileceğini işleyeceğiz.

                Akıl Çağı, özellikle Türkiye veya kolektif toplumlar içerisinde önemli karşılaştırmaları olabilecek işlem gücüne sahiptir. Öyle ki Orta Çağ’dan sonra Tanrı’yı yeryüzüne indirmiş bir kitlenin, Tanrı’yı hala gökte sananlara vereceği çok fazla düşünce alanı söz konusudur.

“Herkesin İnanması istenen bir şeyin kanıt ve ispatı evrensel ölçekte, herkese eşit bir biçimde sunulmuş olmalıdır.” Paine, Thomas. Akıl Çağı, çev. Ali İhsan Dalgıç, İstanbul, İş Bankası Kültür Yayınları, 2018, s.9.

                Eserin her bir bölümü İncil ve Tevrat’ın, insan gerçeği ile örtüşmediğinden ve akıldan hareketle yeni bir gerçekliğin inşasına yönelik söylemler içermektedir. Başka bir ifadeyle Akıl Çağı, tikelde Hristiyanlık inancından hareketle Tanrı, Din, İnsan ve Akıl olguları çerçevesinde yeniden düşünmenize imkân tanımaktadır. Örneğin bu düşüncenin İslam Felsefindeki karşılığı Gazali’de kendini göstermektedir. Gazali ile T. Paine arasında düşünsel bir pay fazlasıyla mümkündür. Şahsen kitabı okuma sürecimde Mutezile fikri içerisinde İslam’ı ve Kuran’ı değerlendirmeye yönelik ekstra görüler elde ettim.

                Tanrı’nın neden bir din veya kitabı olamayacağı, böyle bir durumun Tanrı ile insan arasındaki bağın imkansızlığı üzerine duran Akıl Çağı, rasyonel çerçevede inancın kökenine inmektedir. Bu nedenle eserin okuyucuya vaat ettiği en önemli kazanımlardan bir tanesi Tanrı’ya saygı duymak olarak ifade edilebilir. Öte yandan dinin işlevi ve inancın kökenine dair de bilgiler bulacağımız eserde, sosyolojik tespitler de söz konusudur.

 “Tanrı’nın bir gösterici gibi göz boyayıcı numaralar yaparak insanları eğlendirmeye ve onların hayranlığını kazanmaya çalışması aşağılayıcıdır.” A.g.e, s.59.

                Türkiye halklarının teoloji ile olan iştigali düşünüldüğünde Akıl Çağı, eksik olan pratiklerin kökeninde yer almaktadır. Zira eserde geçen birçok batıl inanç İslam dini içerisinde de işlenmektedir. Genel olarak beyan edilebilir ki Akıl Çağı kitabından hareketle elde edilebilecek en önemli kazanımlardan bir tanesi de batıl ile inanç arasındaki ilişiğin koparılması olacaktır. Eserin içerisinde derin okumalarla anlaşılacak temel dayanak şu oksimoronu fark etmek; batıl inanç.

Hangi Yayınevi Hangi Çeviren: Akıl Çağı

                Eserin İş Bankası Kültür Yayınları, Say Yayınları ve Dekalog Yayınları tarafından basımı güncel olarak elde edilebilmektedir. Ne var ki Dekalog Yayınları’ndan basılan eser daha elime ulaşmadığından içerik bilgisine hâkim değilim. Say ve İş Bankası Kültür Yayınları arasında bir karşılaştırma yapmayı ise çevirmenler üzerinden yapmamız imkân dâhilindedir. Şükrü Alpagut[Say Yayınları] tarafından çevrilen Akıl Çağı ile Ali İhsan Dalgıç [İş Bankası Kültür Yayınları] tarafından çevrilen arasında temelde ayırt edici bir fark söz konusu değildir. Kitabın genel işleyişi, bölümleri veya yapısı hemen hemen aynı. Örneğin Say Yay.’da “Tanrı Sözü” olarak ifade edilen bölüm İş Bankası Kültür Yay.’da “Tanrı Kelamı” olarak çevrilmektedir. Bu ve benzeri küçük farklılıklar dışında fikrinizi değiştirmeye zorlayacak önemli kavram karmaşaları söz konusu değildir. Şahsi olarak Şükrü Alpagut, Ali İhsan Dalgıç’a nazaran daha çok eser çevirmiş olmasına karşın, Ali İhsan Dalgıç’ın 17. Ve 18. Yüzyıla yönelik çeviri ve çalışmaları olması dolayısıyla İş Bankası Kültür Yayınları’nı tercih ettiğim söylenebilir.

“Peygamber olduğu ileri sürülen kişi geleceği bilen kişi olarak düşünülmektedir; bin yıllık bir yayla attığı ok hedefin bin mil civarını bile tuttursa gelecek nesiller onu tam isabet haline getirir. Hedef vurulmamışsa, Yunus ve Ninova olayında olduğu gibi, Tanrı’nın pişman olup fikrini değiştirdiği düşünülebilir. Uydurma sistemler insanları nasıl da aptal yerine koyuyor!” A.g.e, s.61

Yorumlar (0)
Namaz Vakti 25 Nisan 2024
İmsak 04:32
Güneş 06:06
Öğle 13:07
İkindi 16:54
Akşam 19:58
Yatsı 21:26
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14