banner52

Bu sistem adil değil!

Bursa Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Nazlı Ceren Şendoğan, kadın cinayetleri hakkında yaptığı değerlendirmede infaz sisteminin öldürülen kadınlar, onların aileleri ve hatta failler açısından da adil olmadığının altını çizerken “Geç gelen adalet, adalet değildir” dedi.

ÖZEL HABER 08.03.2022, 00:35 08.03.2022, 05:08
Bu sistem adil değil!

Haber: N. Nuri Yavuz

Kadın Hakları Merkezi’nden sorumlu Bursa Barosu Yönetim Kurulu üyesi Avukat Nazlı Ceren Şendoğan; kadın cinayetleri, infaz süreçleri, İstanbul Sözleşmesi, nafaka ve sığınma evleri konusunda Bursa Görüş’e özel açıklamalarda bulundu.

  • Bursa Barosu Kadın Hakları Merkezi hakkında bilgi verir misiniz?

Eskiden bir komisyondu, sonra merkez haline getirdik. Bu merkezin amacı; kadın hakları alanındaki yasa ve gelişmeleri takip etmek, meslektaşlarımıza bu konuda eğitimler vermek, diğer sivil toplum kuruluşlarıyla projeler geliştirmek ve destek olmaktır. Bunun haricinde adli yardım büromuzla avukat tutacak durumda olmayan kadınlara avukatlık desteği sağlıyor ve dosyalarını takip ediyoruz. Kadın şiddet iddiasıyla başvurmuşsa ‘uzaklaştırma kararı’ olarak bilinen koruma kararları konusunda yardımcı oluyoruz. İlkokuldan üniversiteye kadar eğitimlere gidiyor ve kadın hakları alanında bilgilendirme yapıyoruz.

  • Merkezde nasıl bir ekip yapısı var?

Merkezimizde düzenli olarak çalışan bir avukatımız ve sorumlu avukatlarımız var. Aynı zamanda Bursa Barosu’na üye olan her avukat kadın erkek ayırt etmeksizin merkezimize üye olup çalışmalarımızı takip edebiliyor, gönüllü olabiliyor.

  • Merkez olması ile komisyon olması arasındaki fark nedir?

Merkez daha organizedir. Merkezin bir yönergesi var; ücret karşılığı bağlı çalışan avukatı var. Örneğin bir kadın cinayeti dosyasında yakınını kaybeden bir kişi avukatı olsa dahi Baro’dan destek talep edebiliyor. Merkez de dosyada bir kadın hakları ihlali görüyorsa takip ediyor.

  • Bu nasıl ücretlendiriliyor?

Bu işten para almıyoruz ve gönüllülük esasıyla yapıyoruz.

  • Bağlamı Bursa özelinde kadın haklarına taşıyalım. Kentte yargılama süreci ve kadın hakları hakkında nasıl bir değerlendirme yaparsınız?

Bursa, büyük bir şehir; dışardan bakıldığında sakin görünür ama esasında suç oranının yüksek olduğu, her tür dava tipinin görülebildiği, sanayi dolayısıyla göçünde çok yoğun olduğu karışık bir kent. Kadın hakları ihlallerinin de had safhada yaşandığı bir şehir aynı zamanda. Aşağı yukarı Bursa’da her ay bir kadın öldürülüyor. Geçen ay Nilüfer’de uluorta bir yerde bir kadın öldürüldü. Bu olay, herkesin gözü önünde gerçekleştiği için dikkat çekti. Benim takip edebildiğim kadarıyla ayda bir cinayet oluyor. Tabi bunlar da haberlere yansıyanlardan oluşuyor. Bir de şüpheli ölümler var. Örneğin camdan veya balkondan düşen kadınlar var. Bunlar şüpheli ölüm diye geçtiği için cinayet istatistiklerine de yansımıyor. Bu nedenle net bir rakam söylemek mümkün olmuyor.

  • Peki, cinayetleri gerçekleştirenler hakkında bir araştırma var mı?

Bu cinayetler, istisnasız bir şekilde ya eski veya mevcut eş, ya eski veya mevcut sevgili, ya aile bireyleri tarafından gerçekleştiriliyor. Yani teması olduğu kişiler, bir başkan deyişle yakınları tarafından geliyor.

  • Cinayet sonrası yargılama süreci ve cezalandırma kararları tartışmalara konu oluyor. Bursa’da durum nedir?

İş yükü çok fazla olduğu için yargılamalar, uzun sürüyor. Bu sistemsel bir problemden kaynaklanıyor. Burada adaletten söz edemiyoruz. ‘Geç gelen adalet, adalet değildir’ diye bir söz var ya gerçekten doğru. Bu sistem adil değil. Ayrıca yargılamalar sırasında klasik bir süreç var; o da mağduru suçlamak üzerine kuruluyor. Ölen kişi kendini savunamayacağı için onun üzerine yapılan bir karalama şeklinde savunma yapılıyor. Neredeyse bütün savunmalar, mağdur kadının ya cinsel hayatı ile ilgili oluyor ya karakteriyle ilgili oluyor ya da failin erkekliğine laf etmiş oluyor. Aslında fail, şunu düşünüyor; ‘bunları söylersem mahkemeyi etkilerim. İndirim alırım.’ Gerçek üstü savunmalar oluyor. Daha önemlisi diyelim ki mahkeme en yüksek cezayı verdi, fakat halk dilinde cezanın ‘yatarı’ olarak bilinen tutukluluk süreci komik kalıyor. Afaki olarak 30 sene tutukluluk cezası alan birinin 6 yıl sonra çıkmayacağının hiçbir garantisi yok. İnfaz sistemimiz o kadar adaletsiz ki biri öldürüldüğünde mahkeme failine ‘bunu sen kasten ve canice öldürdün’ diyerek ceza verse bile failin cezaevinde geçireceği vakit işlediği suçun karşılığı değil. Biz cezayı neden veriyoruz; bir toplumdan uzaklaşsın, iki ıslah olsun diye. Cezaevi infaz sistemimizin ıslahla uzaktan yakından ilgisi yok. Bu insanların ıslah edilebilmesini geçtim cezaevlerinde daha farklı meziyetler öğrenmeyeceklerinin, sahip oldukları zihniyetin orada desteklenmeyeceğinin verisi yok. Bu çok ciddi bir sorundur. 5 sene ceza alan kişinin 5 yıl yatması ve bu süre içinde de suçu işlemesine yönelik davranışlarının sebebini sorgulaması, o zihniyetten arınması ve topluma geri döndüğünde de sıfırsan başlayabilmesi lazım. Yani başlangıcından sonuna kadar bu sistem adil değil. Ne mağdur, ne mağdurun ailesi, ne de suç işlemiş kişi için adil.

  • Cezaevlerinde bir rehabilite sistemimiz yok mu?

Öyle bir sistemimiz yok. Ciddi anlamda fazla cezaevine sahip bir ülkeyiz. Yenileri de yapılıyor. Artık kampüs sistemine geçiliyor. Tıpkı üniversite gibi öğrencinin hiçbir ihtiyacını dışardan karşılama gereği duymayacağı şekilde cezaevleri kuruluyor. Suçluyu bırak gardiyanın bile dışarı çıkmasına gerek olmadan içerde evlerinin olacağı yapılar projelendiriliyor.

  • Verilen cezalar yeterli mi?

Genelde gereği kadar ceza verilebiliyor. Ama ceza verilse bile infazı düşük oluyor. Bu infaz sistemini de kimseye anlatamıyorsunuz. Biri, kadın öldürüyor ve 3 yılda çıkıyor. Bu, insanlara cesaret de veriyor. Bu, halka hiçbir şekilde güven verecek bir sistem değil. Kadın cinayetleri konusunda pek çok problem var ama sondan başlamak gerekirse infaz rejimi çok büyük sıkıntı.

  • Bu infaz rejimini biraz daha açar mısınız?

İnfaz sisteminde indirimler var. Belirli bir sürenin altında kalırsa Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) var. Ertelemeler var. Para cezasına çevirme var. Hâkimin verdiği karar sonrası infaz sistemi bu denklemlere göre işliyor. Hâkim olarak da bu zor olsa gerek.

  • Kadın cinayetlerine genelde hangi sebepler kaynaklık ediyor?

Kadınlara yönelik suçlar, mağdurun kadın olması dolayısıyla işlenen suçlardır. Toplumda her cinsiyete bir rol yüklenmiş durumdadır. Kadınlara yüklenen roller, gerçekler ve olması gerekenlerle çatıştığı noktada bazı erkekler için bu, bir kişisel bir problem haline geliyor. Namus problemi oluyor mesela. Örneğin bir kadın, bir adamı dövebilir. Ama onu giydiği kıyafet yüzünden döver mi? Dövmez! Neden bu saatte dışardasın diye döver mi? Dövmez! ‘Senin neden cep telefonun var, kadınlara mesaj mı atıyorsun?’ diye dövmez! Erkekler, kadın cinayetlerinde tamamen bu saik ile hareket ediyor. Kadınlar, kadın olduğu için veya toplumda kadın olarak yer almasından kaynaklanan sebeplerle öldürülüyor. Fark bu. Yoksa bir kadın da bir erkeği öldürebiliyor. Ama istatistiksel olarak uçurum var. Yılın her günü bir kadın öldürülüyor. Ama kadınlar tarafından öldürülen erkekler istatistiklere yansımayacak kadar düşük. Olsaydı bile sebeplerinin farklı olacağına eminim.

  • Kadın cinayetlerinde sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel etkiler de araştırılıyor mu? Yani cinayetler sosyolojik bir olgu olarak ele alınıyor mu?

Tabi bu sosyolojik bir olay, ama merkezin alanına girmediği için bu şekilde bir çalışması yok. Fakat bu konuda temasımız olduğu kurum ve kuruluşların yaptığı çalışmaları takip ediyoruz. Gerçekten de en önemli sebepler; kültürel normlar, kadına bakış açısı ve elbette ekonominin de çok ciddi etkisi var. Bu ülkenin en büyük problemlerinden biri de çocuk yaşta evliliklerdir. Yüz binlerce çocuğun, evlilik adı altında istismara maruz bırakılması çok ciddi kültürel bir problemdir. Eğitimli bir anne ve babanın 14 yaşında bir kız çocuğunu evlendireceğini sanmıyorum. İşte bu, sosyolojik bir problemdir. Yani eğitimsizlik, bakış açısı, maddi yetersizlikler gibi unsurlar bu problemlerin temelinde yer alıyor ve sorunun çözümünü engelliyor.

  • Bu bağlamda İstanbul Sözleşmesi’nin önemi nedir?

İstanbul Sözleşmesi, bu ülkenin kadınları için gerçekten çok önemliydi. Biz, hâlâ ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’ demeye devam ediyoruz. Varmış gibi de çalışıyoruz çünkü sözleşme metni, bize bir yol haritası çiziyordu. Çok basit mesela ‘kurumlar arası koordinasyon sağlayın’ diyor, ya da ‘biri mağdur olduğunda psikolojik destek sağlayın’ diyor, ‘yargılamaların kısa sürmesi için gerekli düzenlemeleri yapın’ diyor. Sözleşme, devlete yükümlülük yüklüyor.

  • Kadın cinayetlerinde bir de nafaka konusu tartışılıyor. Bu konuda da bilgi verir misiniz?

Nafaka, medeni kanundan kaynaklanan ve evlilik birliği içerisinde boşanmak isteyen ama boşanmada kusurlu ya da daha ağır kusurlu olmayan tarafa yoksulluğa düşecekse verilen ‘geçimlik’tir. Geçinmesini sağlayacak miktardır. Nafakanın da kendi içinde çeşitleri var. Yoksulluk, iştirak, tedbir nafakaları var. Nafaka cinsiyetsiz bir şeydir. Erkekler de kadınlardan nafaka alabilir. Daha çok kadınlarla gündeme geliyor. Çünkü en başında bahsettiğimiz gibi ekonomik olarak güçsüz taraf kadın olduğu için kadınlara daha fazla veriliyor. Nafaka alan erkekler de var. Nafaka, sınırsız ve sonsuz değildir. Taraflar öldüğünde, iş bulduğunda biriyle evliymiş gibi birlikte yaşadığında veya pek çok sebeple iptal edilebiliyor. Nafakanın süreye bağlanmasına kesinlikle karşıyız.

  • Bursa’da sığınma evi sayısı yeterli mi?

Değil. Belediye Kanunu şöyle diyor; ‘Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır.’ Bursa’da hangi belediyenin sığınma evi var? Nilüfer Belediyesi’nin vardı, kapandı. Bakanlığa bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) var. Orada da şöyle bir sıkıntı var; kız çocuklarınızı yanınıza alabiliyorsunuz ama 13 yaşında büyük erkek çocuklarınızı yanınıza alamıyorsunuz. Ne olacak o çocuğu nereye bırakacak? Devletin böyle durumlarda 6284 sayılı kanundan kaynakla kira yardımı yapması gerekiyor.

Yorumlar (0)
Namaz Vakti 18 Nisan 2024
İmsak 04:43
Güneş 06:14
Öğle 13:08
İkindi 16:52
Akşam 19:52
Yatsı 21:17
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14