Neden Yanıyor Bu Fabrikalar?

Bursa’da son yıllarda çok sayıda endüstriyel yangın meydana geldi. Kentin farklı bölgelerinde irili ufaklı birçok sanayi tesisinde yaşanan yangın, yığınla soruyu da beraberinde getirdi. Yapısal şartlardan donanımsal imkânlara, iş kültüründen hukuksal boyuta çok yönlü bir araştırmayla ‘Neden yanıyor bu fabrikalar?’ sorusuna yanıt aradık. Yangınlardaki sabotaj şüphesi, ihmal ve insan faktörünü inceledik…

ÖZEL HABER 02.08.2022, 12:26 10.08.2022, 12:55
Neden Yanıyor Bu Fabrikalar?

Haber: N. Nuri Yavuz

Yaz mevsimiyle birlikte yangın, ülke kamuoyu gibi Bursa gündeminin de en önemli başlıkları arasında yer alıyor. Bilhassa iklim değişikliği ve mevsimsel şartlarının etkisiyle yaygınlaşan orman yangınları, geniş yankı buluyor. Fakat milli servet niteliğinde olan, yılların birikimine dayanan; ihracat, istihdam ve ticari hacmiyle önemli bir yer tutan sanayi tesisleri yani fabrikalardaki yangın, çok çabuk unutuluyor, gündemden düşüyor. Endüstrideki yangının nedenselliği çıkış noktası ile sınırlı kalıyor, derinliği ve arka planı irdelenmiyor.

HABER BAĞLAMI

Bu Haber, ilk tuğladan prosesin start aldığı ana kadar bir belgelendirme ve ruhsatlandırma silsilesi şeklinde işleyen fabrika kurma sürecinde ve sonrasında gerek mali şartlar gerekse iş kültürü bariyerleri nedeniyle göz ardı edilen güvenlik unsuru ve teknik zorunlulukların sonucu olarak fabrikalarda meydana gelen yangınların nedenselliğine ışık tutmaya çalışıyor.  

UZMAN TARAFLAR

Bir sorudan hareketle çıkılan araştırma yolculuğunda Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’ne (TMMOB)  bağlı Makine Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, İnşaat Mühendisleri Odaları Bursa şube başkanlarının görüşlerine başvuruldu. Aynı zamanda Bursa Barosu Sigorta Hukuku Komisyonu Başkanı ve bir sigorta acentesinin de açıklamalarına yer verildi. Beraberinde TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin 2021 yılına ilişkin hazırladığı ‘Endüstriyel yangınlar ve patlamalar’ başlıklı raporu da referans alındı. En fazla endüstriyel yanın meydana geldiği ilçe olarak öne çıkan İnegöl’e ilişkin ilçenin Belediye Başkanı Alper Taban’ın görüşüne başvuruldu.

YANGIN İSTATİSTİKLERİ

Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı verilerine göre Bursa’da 2019-2020 yılları ve 2021’in ilk yarısında sanayi bölgeleri, fabrikalar, ‘atölyeler’ ve benzeri işyerlerinde toplam 459 farklı yangın meydana geldi. En fazla yangın İnegöl’de gerçekleşti. Bu ilçede 3 yılda toplam 136 işyerinde yangın yaşandı. Osmangazi’de 91, Nilüfer’de 85, Kestel’de 54, Yıldırım’da 45, Karacabey’de 9, Mustafakemalpaşa’da 8, Orhangazi’de 6, Yenişehir’de 6, Gemlik’te 5, Gürsu’da 5, Mudanya’da 4, İznik’te 2, Orhaneli’nde 1 işyeri yandı.

BURSA DÖRDÜNCÜ SIRADA

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nin 2021 yılına ilişkin hazırladığı ‘Endüstriyel yangınlar ve patlamalar’ başlıklı raporuna göre Bursa’da geçen yıl toplam 33 endüstriyel yangın meydana geldi. Bu rakamla Bursa, ülke genelinde en fazla endüstriyel yangının meydana geldiği 4’üncü il konumunda bulunuyor. İlk sırada 78 yangın ile İstanbul yer alıyor. İzmir, 69 yangınla ikinci, 34 yangınla Kocaeli üçüncü sırada bulunuyor. Yangınlar nedeniyle meydana gelen maddi hasar, ölüm ve yaralanma istatistikleri paylaşılmadı.

ENFORMASYON EKSİKLİĞİ

Yangınlara ilişkin hem kamuoyundaki şüphe ve şaibelerin ortan kalması hem de teknik araştırma ve raporlarla sağlıklı sonuçlar elde edilmesi açısından basına yansıyan haberlerin niteliği büyük önem arz ediyor. Doğru, doğrulanmış ve doyurucu nitelikte bilgilerle hazırlanmış habercilik ihtiyacı, yukarda adı geçen raporun şu ifadesiyle de ortaya konulmuştur: “Bu raporda yer alan endüstriyel yangın ve patlamalardan sadece yüzde 16‘lık kısmının tutuşturma kaynağı tespit edilmiştir. Bu durumun sebebi, yangın ve patlamalar hakkında basına ayrıntılı bilgi verilmemesidir.

ELEKTRİK TESİSATI ETKİLİ

Mezkûr raporda söz konusu yangınların çıkışına ilişkin şu değerlendirmede bulunuluyor: “Tutuşturma kaynağı tespit edilen yangın ve patlamalarda elektriksel kıvılcım kaynaklı olanlar ön plana çıkmaktadır. Elektrik tesisatlarının periyodik bakım ve kontrollerinin yapılmaması, elektrikli çalışmalarda iş güvenliği kurallarının ihlal edilmesi, elektrik kaynaklı yangınların artmasına sebep olmaktadır. Elektriksel kıvılcım kaynaklı yangın ve patlamaları, mekanik kıvılcım kaynaklı olanlar takip etmektedir.

SABOTAJ ŞÜPHESİ

TMMOB KMO İstanbul Şubesi’nin söz konusu raporunda ülke genelindeki endüstriyel yangınlarda sabotaj şüphesine ilişkin şu değerlendirme yapılıyor: “Basında sık sık sabotaj sonucu meydana gelen endüstriyel yangınların çok fazla olduğuna dair haberler görülmektedir. Özellikle ekonomik kriz koşullarında işverenlerin sigortadan para almak amacıyla kasıtlı olarak yangın çıkardığı iddiası yaygındır. Bu durumun zaman zaman gerçekleştiği doğrudur ancak kesin bilgiler olmadığı sürece yangınların sabotaj olduğunu söylemek gerçek dışı olacaktır. 2019 yılındaki endüstriyel yangınlar içinde sadece 5 tanesinin sabotaj olduğunu tespit edebildik. Bu sayı tespit edilemeyenler ile birkaç katına çıkacak da olsa yangınların çoğunluğunu oluşturmayacağı muhakkaktır. Endüstriyel yangın ve patlamalarda, yangın, patlama, proses ve iş güvenliği tedbirlerinin yetersiz olmasının açık ara en önemli sebep olması ve yine dış kaynaklardan gelecek olan sabotajların da tedbir alması gereken ve önemli oranda önlenebilecek ya da en azından zararları azaltılabilecek bir güvenlik sorunu olduğu akıllardan çıkarılmamalıdır.

***

MESUL MÜDÜRLÜK UYGULANMALI

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Vedat Sezer, “1954 yılında çıkarılmış olan 6269 sayılı yasa kimyevi madde kullanılan işletmelerde mesul müdürlük kurumunu zorunlu tutuyor. Bu da kimya mühendisleri ve kimyagerlerden oluşuyor. Ancak bu yasa uygulanmıyor. Yangınlar ve patlamaların önüne geçmek için bu yasanın uygulanması gerekiyor” diye konuştu.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şubesi 7’nci dönem Yönetim Kurulu adına endüstriyel yangınlar ve kimyevi maddelerin etkilerine ilişkin açıklama yapan Yönetim Kurulu Üyesi ve ikinci başkan Vedat Sezer, “Kimya Mühendisleri ve kimyagerleri kapsayan 6269 sayı bir yasamız var. 1954’te çıkmış ve gayet yerinde bir yasadır. Bu yasa, herhangi bir kimyasal maddenin kullanıldığı her türlü işletme için mesul müdürlük birimini zorunlu kılıyor. Bu müdürlüğün de kimya mühendisi veya kimyager olması gerekiyor. Ama bu uygulanmıyor. Çünkü son dönemde ÇED usulü ve bilirkişilik kurumu oluşturuldu. Bunlar yetkin olmayan organlar tarafından verilmeye başlandı. Bu tür olaylarda çok disiplinli bilirkişilik oluşturmak gerekiyor. Bir ÇED olayı veya mahkemelerde bize hiç danışılmıyor. Söz konusu yasa uygulansa ve gerekli personel istihdamı sağlansa bu yangınlar ve patlamalar azalır” ifadelerini kullandı.

BİR ÖRNEK ÜZERİNE

Yakın zamanda meydana gelen bir endüstriyel yangından örnek veren Vedat Sezer, “En son Barakfakih’de bir yapı kimyasalları fabrikası yandı. Öncesinde bizim denetmen arkadaşlarımızdan biri, fizibilite incelemesinde bulunmuştu. Bizden önce de Çalışma Bakanlığı’nın bir müfettişi, eksiklere ilişkin bir yazılı rapor vermiş. Ama orada pilot üretim yapılmaya çalışılmış. O arada gaz kaçağı yaşanmış. Sensör ve bazı gerekli ekipman yokmuş. Büyük bir patlama ile o yangın yaşanmış. Bu tür olaylarda zamanlama ve sıralama önemlidir. Öyle bir yasal düzenleme olacak ki gerekli önlemler alınmadan çalışma yaptırılmayacak. Orada yarı bağımsız bir mesul müdür olsaydı bu yangın engellenebilirdi” dedi.

İNSAN FAKTÖRÜ

Hemen her sektörde kimyasal madde kullanıldığını, bu maddelerin yanıcı ve patlayıcı özelliğiyle yangın ve patlamalarda etkili olduğunu belirten Sezer, bu maddelerin bir kimya mühendisi veya kimyager sorumluluğunda depolanması ve planlanması gerektiğini vurgularken oda olarak işletmelere bu konuda hizmet verdiklerini de hatırlattı. Yangın ve patlamalarda insan faktörüne ilişkin ise Sezer, şunları söyledi: “Yaz dönemlerinde çalışma saatlerinin uzaması da riskleri artırıyor. Yine bazı işletmeler sırf kar odaklı olduğu için emniyet faktörlerini göz ardı ediyor. Bazılarında personel sirkülasyonu fazla oluyor ve iş başı eğitim gerekli ölçüde verilemiyor. Yangınların birçoğu insan faktöründen kaynaklıyor.

YETKİNLİK YOK

Kimyasal madde yönetimi, depolanması ve planlanmasına yönelik belgelendirme istendiğini ancak bunun serbest piyasa şartlarına bırakıldığını ve bir yetkinlik aranmaksızın bu belgelerin herkesçe verilebildiğini belirten Vedat Sezer, “Bu belgelendirme süreci o kadar dağınık ki tamamına hâkim değiliz. Sanayi bölge müdürlükleri de kendi başın hareket etmeyi sever bir hale geldi. Bu konuda bizden destek almaları gerekiyor. Şuan bilirkişilik veya denetim uzmanlığı gibi mekanizmalar çok sayıda yerden sertifika edildiği için bu konuda bir enflasyon oluştu. Ve bir yetkinlik de aranmıyor. Dolayısıyla bizim gibi akademik ve bilimsel raporlama yapan kurumlar yadsınıyor. Bu hizmetleri işletmelere zor anlatıyoruz. Her işletme de maliyetleri nedeniyle bu hizmeti almak istemiyor. Oda olarak Bursa genelinin yüzde 10’unun altına işletmeye bu hizmeti verebiliyoruz. Çünkü bunu başkalarından da alabiliyor. Ama onlar ne kadar yetkin bilemiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

İNSAN KAYNAĞI VAR

Mesul müdürlük birimi açısından sektörlerin ihtiyaç duyacağı nitelikli personelin hâlihazırda mevcut olduğunu savunan Sezer, “Şuan odamız veri tabanına kayıtlı 24 bin üye var. Bunun yanında üye olmayan ve kamuda olanlar da var. Ülke genelinde 40-50 bin civarında kimya mühendisi ve kimyager var. Nitelikli eğitim almış bu insan kaynağı, sanayi kuruluşlarında gerekli pozisyonda istihdam edilirse yangın ve patlamaların yüzde 75’i hallolur. 6269 sayı yasa, bunu 1954’ten öngörmüş. Bu yasa uygulanmalı. Denetlenmeli ve yaptırımı olmalı” dedi.

***

FİRMALARIN ÇOĞUNDA YANGIN PROJESİ YOK

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ahmet İhsan Taşkınsel, “Firmaların çoğunda yangın tesisat projeleri bulunmamaktadır. Yapmış olduğumuz kontrollerde direkt olarak uygun görülen hiçbir kontrolümüz olmamıştır” dedi ve ekledi: Firmaların çoğunun, Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliği’ne dair bilgisinin ve ilgisinin olmaması olarak göze çarpıyor.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ahmet İhsan Taşkınsel, endüstriyel yangın ve patlamalara yönelik yaptığı açıklamada şunları söyledi: “30 kişiyi aşan çalışanların bulunduğu tüm işyeri için hazırlanan, ‘İtfaiye Raporlarına’ göre düzenlendiği düşünülen ve Büyükşehir Belediyesine bağlı İtfaiye Daire Başkanlığınca yayınlanan Yangın Risk Haritasının yeni OSB’ler (TEKNOSAB vb.)  ile Büyükşehir Belediyesi yetki ve sorumluluk alanının tamamını kapsayacak şekilde güncellenmesi gerekiyor. Oluşacak yeni haritaya göre ekip ve ekipman planlaması yapılmalı OSB idarelerince kurulan ekipler yardımcı olarak düşünülmeli.

BAŞAT SORUN EĞİTİMSİZLİK

Başkan Taşkınsel, “6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereği işyeri tehlike sınıfına göre belirlenen periyotta tüm çalışanların, yasanın çıktığı 2012 yılından itibaren yapılması gereken ‘Temel İş Sağlığı Güvenliği’ eğitimleri ile bilinçlenmesi ve önleyici öneriler sunar duruma gelmiş olması gerekirken halen eğitimsizlik başat sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bunun dışında, özellikle binanın işletme ruhsatı alması sonrasında mekânın ve/veya firmanın faaliyet dönüşümleri ancak İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında gerçekleştirilen denetimlerde ortaya konulabilmektedir. Bu nedenle bu denetimlerin A tipi (tarafsız ve bağımsız) TURKAK tarafından akredite edilmiş kuruluşlarca gerçekleştirilmesi ve raporlanması önemlidir. Ancak burada değerlendirme ve hesaplamalar işletmenin koşullarına göre yapılmalıdır. Özellikle kimyasal riskler ve zincirler değerlendirmeye alınmalı gerekli ise lokal çözümler geliştirilmelidir” dedi.

UYGUN TESİSE RASTLAMADIK

Odamızın tarafında yapılan denetimlerde genel olarak bu dönüşümler ile literatürde işletme körlüğü diye nitelendirilen pek çok sorun ile karşılaşılmakta ve sonrasında düzeltilmek üzere işletmelere raporlanmaktadır” diyen Taşkınsel, “Odamızın, akredite olarak yapmış olduğumuz kontrollerde proje denetimi, hidrolik hesaplama denetimi, yangın pompa performans testleri, otomatik gazlı söndürme sistemleri, portatif yangın söndürücüleri ve mutfak davlumbaz söndürme sistemlerinin kontrollerini sağlamaktayız. Bu hususlarda başlıca görülen eksiklikler firmaların çoğunun Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmeliği’ne dair bilgisinin ve ilgisinin olmaması olarak göze çarpmaktadır. Firmaların çoğunda yangın tesisatlarının SMM (Serbest Mühendislik Müşavir) mühendisler tarafından çizilmesi ve onaylanması gereken; içeriğinde hidrolik hesaplamaları, kritik hatları ve yangın sınıflarını bulunduran projeleri bulunmamaktadır. Yangın tesisatlarının yeterlilikleri ile ilgili denetlemelerin yaptırılmadığı açıkça görülmüştür. Yapmış olduğumuz kontrollerde direkt olarak uygun görülen hiçbir kontrolümüz olmamıştır. Yangın tesisatı imalatını gerçekleştiren firmaların yetkinliklerinin de yetkili firmalar tarafından ciddi bir şekilde irdelenmesi gerekmektedir. Ayrıca kamuya açık hastane, eğitim kuruşları ile kamu binalarının anılan yönetmelik hükümlerince denetlemesi gerekliliği de geçmiş deneyimlerimiz doğrultusunda açıktır. Oluşan Kamu zararının en aza indirilmesi ancak, ilgili idareler ve sigorta şirketlerinin yetki ve sorumluluklarının bilinci olarak, tarafsız ve bağımsız kuruluşlarca yapılan denetimleri istemesi ile mümkündür” ifadelerini kullandı.

***

YETKİLİ MÜHENDİSLİKLE YANGINLAR ÖNLENEBİLİR

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Burak Özgen, ülke genelinde 2021 yılında meydana gelen endüstriyel yangınların yüzde 53’ünün elektriksel kıvılcım kaynaklı olduğunu hatırlatarak “Elektrik kaynaklı yangınların önüne geçebilmek için tesisin iç tesisat kontrolleri ve topraklama ölçümleri periyodik olarak yetkili elektrik mühendisleri tarafından yapılmalı” dedi.

TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Burak Özgen, konuya ilişkin yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi: “Endüstriyel tesislerde yangın hem mal hem de can güveliği açısından büyük riskler barındırmaktadır. 2021 yılında, Türkiye’de en az 394 endüstriyel yangın ve patlama gerçekleşmiştir. Bu olayların 358’i endüstriyel yangın, 36 tanesi ise endüstriyel patlamadır. Bu endüstriyel yangın ve patlamalarda en az 8 işçi hayatını kaybetmiş, 103 işçi yaralanmıştır. Yüzlerce kişi ise yangından sonra ortaya çıkan boğucu ve zehirleyici gazlardan etkilenerek tedavi görmüştür. Değerlendirme yapılırken sadece hastanede tedavi altına alınan kişiler yaralı olarak kabul edilmiştir. Mesai saatleri dışında yaşanan olaylar bilançonun çok daha ağır olmasını yine engellemiştir. Yangınların 53’ü elektriksel kıvılcımlardan, yüzde 2’si yıldırımdan ve yüzde 2’si alevden meydana gelmiştir.

YANGIN FAKTÖRLERİ

Başkan Özgen, “Elektrik yangınları diğer yangın kaynaklarından çok daha farklı bir yapıya sahiptir. Elektrik yangınları genellikle; yetersiz ve kötü topraklama, eski ve bakımsız elektrik tesisatı, sarkık kablolar, yırtılmış izolasyonlar, elektrik bağlantılarında meydana gelen gevşeklikler, düzensiz enerji tedariki, büyüyerek iletkenlere kadar uzanan ağaç ve bitkiler, tesisatlara dışarıdan uygunsuz müdahale, uygun güçte seçilmemiş kablo ve şalterler, elektrik tesisatının sertifikasız kişilerce yapılması, elektrik panolarına su, toz vb. yabancı cisim sirayeti gibi nedenlerle meydana gelmektedir. Elektrik yangınları; elektrik tesisatlarının yakın çevresine veya bitişik olarak kolayca alev alabilir malzemelerin depolanması, yangın algılama sistemlerinin bulunmaması, yanlış müdahale, binaların yapısal özellikleri ve kolayca alev alan izolasyon malzemesi kullanımı gibi nedenlerle büyüyerek kaybın artmasına neden olmaktadır” açıklamasında bulundu.

YAPILMASI GEREKENLER

Özgen “Elektrik kaynaklı yangınların önüne geçebilmek için tesisin iç tesisat kontrolleri ve topraklama ölçümleri periyodik olarak yetkili elektrik mühendisleri tarafından yapılmalıdır. Ayrıca tesiste trafo var ise, görevlendirilen yüksek gerilim işletme sorumlusu tarafından aylık kontrolleri düzenli olarak yapılmalıdır. Tesisteki arızlar veya değişiklikler yetkili elektrik mühendisi gözetiminde yapılmalı, kullanılan tüm malzemeler standartlara uygun olmalıdır. Yetkili elektrik mühendisleri tarafından yapılan bu kontroller olası bir yangının çıkmasına mani olacaktır. Endüstriyel tesislerde ayrıca yangın algıma sistemi de kurulmalıdır. Sistemin periyodik bakımları yapılmalı ve aktif olarak çalışması sağlanmalıdır. Aktif çalışan bir yangın algılama sistemi olası bir yangını erken algılayarak uyarıyı verecek, yangının büyümesini ve kayıpları en aza indirgeyecektir” dedi.

YASAL BİR ZORUNLULUK

Başkan Burak Özgen, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı: “Yukarıda bahsettiğim, yüksek gerilim işletme sorumluluğu, iç tesisat kontrolleri, topraklama ölçümleri ve yangın algılama sisteminin kurulması ve bakımının yasal bir zorunluluk olduğunu da hatırlatmak isterim. Geçmişte yaşanılan örnek olaylara bakacak olursak, özellikle can kayıplı yangınlarda, işletme sahibi adli açıdan ağır kusurlu sayılmaktadır. Mal kayıplı yangınlarda ise sigorta tarafından yüksek gerilim işletme sorumlusu, yetkili elektrik mühendisleri tarafından yapılan topraklama ve iç tesisat kontrol raporları, yangın algılama sisteminin aktif çalışması istenmektedir. Aksi halde sigorta ödemelerinde kesintiler yapılmaktadır.

***

MALZEME SEÇİMİ DOĞRU YAPILMIYOR

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar, yangınlar açısından doğru malzeme kullanımına vurgu yaparak “Çatı ve cephe kaplamaları, yangın duvarları uygun vasıfta malzemeler ile yapılmıyor. Çoğu yerde yangın kaçış kapıları amacına uygun işlevde değil, hatta önleri üretim malzemeleri ya da ürünler ile kapatılabiliyor” tespitini paylaştı.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Mercan Küçükkayalar, endüstriyel yangın ve patlamalara yönelik şu görüşleri paylaştı: “Fabrika binalarının inşaat ruhsatı alınması aşamasında ince eleyip sık dokudukları yangın projeleri- yangın kaçış projeleri, kullanma izni alınması aşamasında kısmen denetleniyor. Ancak daha sonra fabrika sahipleri söz konusu yangın kaçış koridorlarının işletmelerindeki güncel ihtiyaçları göz önüne alarak işlevsiz hale getiriyorlar ya da yıkıyorlar. Ayrıca fabrika içinde olması gereken yangın duvarlarını önemsemiyorlar hatta onları üretim süreçlerine bir engel olarak görüyorlar. Önemli bulduğumuz bir diğer tespit ise binanın yapımı aşamasında kullanılan malzemeler. Çatı ve cephe kaplamaları, yangın duvarları uygun vasıfta malzemeler ile yapılmıyor. Çoğu yerde yangın kaçış kapıları amacına uygun işlevde değiller, hatta önleri üretim malzemeleri ya da ürünler ile kapatılabiliyor. Tersine çalışan yangın kapıları dahi fabrikalarda görülebiliyor.”

YANGIN DANIŞMANI

Başkan Ülkü Mercan Küçükkayalar, “Bahsettiğimiz ihmallerden kaçınılarak bu yangınların ve yangınlar sırasındaki hasarların önüne geçilebilir. Özellikle yangın, riski taşıyan işletmelerde ‘yangın danışmanı’ bulundurulması gerekmektedir. Yangın duvarlarının teknik gerekliliklere uygun yapılması ve işlevlerinin unutulmaması önemlidir. Yapım aşamasında yangının ruhuna uygun (tetiklenmesine, yayılmasına) detayların dikkatlice uygulanması gerekmektedir. Proseslerin riskleri doğru tanımlanırsa uygun teknolojiler kullanılabilir ama binanın da yangın üretecek ve yangını ilerletecek malzemelerden yapılmamış olması gerekmektedir. Yeni teknolojik ürünlerin kullanımı doğru yangın önleme ve söndürme projeleri ile bağlantılıdır” dedi.

***

HUKUKİ BAĞLAM

Bursa Barosu Sigorta Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Mehmet Cangül, endüstriyel yangın ve patlamaları sigorta hukuku bağlamında değerlendirdi. Avukat Cangül, “En büyük ihmallerden biri Yangın Sigortası Genel Şartları’nın A.5 maddesinde yer alan Eksik Sigorta uygulamasının poliçe düzenlenirken göz ardı edilmesidir” derken sigortalama sürecinde hukuki desteğin önemine vurgu yaptı.

Bursa Barosu Sigorta Hukuku Komisyonu Başkanı Avukat Mehmet Cangül, endüstriyel riskler ve sigorta hukukuna yönelik şu değerlendirmeyi yaptı: “Büyük ya da küçük her işletme için yangın çok ciddi sonuçları olabilen bir risk faktörüdür. Zamanında müdahale edilen ve kontrol altına alınan yangınlar dahi çoğu zaman arkasında ticaret hayatının sonlanmasına kadar varabilen büyük maddi kayıplar bırakmaktadır. İşte bu noktada bir güvence sistemi olarak sigortacılık ve yangın sigortaları devreye girmektedir. Yangın sigortaları sadece ortaya çıkan zararı gidermeye yönelik olmayıp bir yönüyle sigortalıları da riski minimize edecek düzenlemeler yapmaya yönlendiren önleyici bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Zira usule ve mevzuata uygun yürütülen bir sigortalama sürecinde; sigorta şirketleri alanında uzman eksper veya bilirkişileri görevlendirerek sigortalanacak değerde keşif çalışması yaptırması, burada sigortalanacak taşınır ve taşınmazların değerini tespit ederken risk faktörlerini de göz önünde bulundurması ve buna göre bir prim ya da muafiyet uygulaması geliştirmesi gerekecektir. Bu durum da muafiyetli bir poliçe düzenlenmesinden ya da yüksek primler ödemekten çekinen sigortalıları riski azaltacak gerekli düzenlemeleri yapmaya yönlendirecektir. Ancak ülkemizde daha ziyade Resmi Gazete’de yayınlanan Yangın Sigortası Genel Şartları’ndan ibaret şablonlara sigorta ettirenlerin şifahi beyanlarının geçirilmesi ve bu beyanlar üzerine bir prim hesaplanması neticesinde poliçe düzenlenmesi şeklinde uygulama bulmaktadır. Bu tarz sigortalarda, sigorta bedeli çok yüksek olmadığı sürece, ev veya iş yerlerinde teftiş yapılmaz. Sigorta bedeli olarak beyan edilen rakam kullanılır.”

HUKUKİ DESTEK ÖNERİSİ

“Elbette ki böyle bir uygulama, riskin gerçekleşmesi durumunda sigorta ettirenler için son derece sakıncalı bazı sonuçlar doğurmaktadır. Senelerce düzenli olarak ödenen primler ve yenilenen sigorta poliçelerinin akabinde bir gün koruma altına alınan risk gerçekleştiğinde sigortalılar zararlarının karşılanmaması ya da en iyi ihtimalde eksik karşılanması durumuyla karşı karşıya kalmaktadır. Bu sebeple bilhassa yangın gibi oldukça yıkıcı sonuçlara yol açabilen bir afete karşı sigorta poliçesi tanzim ettirilirken muhakkak alanında uzman bir avukatın desteğinden faydalanılması ve poliçede yer alan tüm hususlar detaylıca incelendikten sonra ihtiyaca göre 3’üncü şahıs malları, iş durması, alternatif iş yeri gibi teminatların ek klozlar yoluyla ekletilmesi, poliçede eksik sigorta uygulamasının olup olmadığı, poliçede hangi muafiyetlerin yer aldığı ve tazmin kıymetlerinin hesabında hangi esasların uygulandığı hususunda ayrıntılı bilgi alınması elzemdir.”

EKSİK SİGORTA MAĞDURİYETİ

“Bu noktada en büyük ihmallerden biri Yangın Sigortası Genel Şartları’nın A.5 maddesinde yer alan Eksik Sigorta uygulamasının poliçe düzenlenirken göz ardı edilmesidir. Bu madde hükmüne göre; poliçede belirtilen sigorta bedeli, sigorta edilen menfaatin, hasara uğradığı andaki değerinden düşük olduğu takdirde, menfaatin bir kısmının zarara uğraması halinde sigortacı aksine sözleşme bulunmadıkça sigorta bedelinin sigorta değerine olan oranı neden ibaretse zararın o kadarından sorumlu olacaktır. Bu hükmü bir örnekle somutlaştırmak gerekirse; sigortalının beyanı üzerine 10 milyon liralık değere sahip bir iş makinasının yangına karşı sigortalanması ancak riskin gerçekleştiği anda bu iş makinasının değerinin 20 milyon lira olarak tespit edilmesi durumunda yüzde 50 oranında bir eksik sigorta olduğu anlamına gelecektir. Bahsi geçen iş makinasında meydana gelen zararın giderilmesi için gereken masrafın ise 4 milyon lira olduğu kabul edildiğinde bu durumda 4 milyon liralık bu hasarın sadece 2 milyon lirası sigorta şirketi tarafından karşılanacaktır. Ülkemizde son dönemde yaşanan yüksek enflasyon nedeniyle 1 yıl içerisinde her türlü değerin fiyatı neredeyse 2 katına çıkarken, sigorta poliçelerinde eksik sigorta uygulaması var olduğu müddetçe riskin gerçekleşmesi neticesinde mağduriyet yaşanması kaçınılmaz görünmektedir.”

YENİ DEĞER ESAS ALINMALI

“Ancak bu durumu ortadan kaldırabilmenin ve sigorta bedeliyle sınırlı olmak kaydıyla zararın tamamının sigorta şirketi tarafından tazminini talep edebilmenin de bir yolu bulunmaktadır. Zira aynı hükmün devam cümlesinde ‘Sigorta ettiren, sigorta sözleşmesini, yukarıdaki oran göz önüne alınmaksızın sigorta bedelini aşmayan zararın tamamının sigortacı tarafından ödeneceği şeklinde değiştirebilir’ hükmünü havidir. Ancak poliçede bu yönde bir değişiklik yapma konusunda sorumluluk sigortalıya aittir ve bu değişikliğin herhalde riskin meydana gelmesinden önce yapılması zorunludur. Ancak bu değişiklik de sigortalıyı en fazla poliçe tanzim tarihinde belirlenen değer kadar koruma altına alacaktır. Risk tarihinde sigortalanan değerin fiyatında artış meydana gelmesi durumunda sigorta şirketinin ödeyeceği tutar ile zayi olan ürünün yerine ikamesi her zaman konulamayacaktır. Bu nedenle poliçelerin Yangın Sigortası Genel Şartları B-5 maddesinde öngörülen rayiç bedel esasına değil yeni değer esasına göre tanzim ettirilmesi yani sigorta değeri olarak hâlihazırda mevcut olan değerin değil o değerin yenisini temin etmek için gereken bedelin belirlenmesi riskin gerçekleşmesi neticesinde zayi olan varlığın büyük ölçüde yerine konulmasını garanti edecektir.”

UZMAN PERSONEL İSTİHDAMI

“Elbette ki bu derece ayrıntılı ve yüksek tutarlı sözleşmelerin gerek kuruluş gerek uygulama anında alanında uzman kişilerce desteklenmesi ve tarafların yönlendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu sözleşmelerin kurulması esnasında sigortalılar bir avukattan destek almayı genelde ihmal ettikleri gibi sigorta şirketlerince de düzenlenecek poliçe türüne özgü uzman personel istihdamı son derece kısıtlı bir şekilde gerçekleştirilmektedir. Oysaki bir yangın neticesinde, çıkış noktasına bağlı olarak yangın alanında bir elektrik mühendisinin, kimya mühendisinin, inşaat mühendisinin, iş güvenliği uzmanının görev alması durumun aydınlatılabilmesi ve her iki tarafın da haklarının korunabilmesi açısından elzem olduğu gibi, poliçenin kurulmasından önce de yine bu uzmanlar tarafından bir keşif ve incelemede bulunulması oluşabilecek risklerin önüne geçebileceği gibi her türlü önleme rağmen riskin gerçekleşmesi durumunda da zararı minimize edecek önlemlerin alınmasını sağlayacak böylece bir kazan-kazan ilişkisi kurarak her iki taraf için de avantajlı sonuçlar doğuracaktır. Ülkemizde telefon ya da internet yoluyla uzaktan poliçe tanzimi yahut yerinde yüzeysel incelemelerle kalıp şablonlar üzerinden poliçe tanzim etme gibi usuller bilhassa yangın sigortaları gibi spesifik alanlarda acilen terkedilmelidir. Sigorta şirketleri nasıl ki riskin gerçekleşmesinden sonra oldukça titiz bir biçimde saha araştırması yaparak uzman kişilerden alınan raporlar doğrultusunda tazminat hesabı yapıyor ve riski teminat dışında bırakabilecek en ufak bir ihtimali dahi göz önünde bulunduruyorsa aynı titiz araştırmayı poliçenin tanzimi öncesinde de gerçekleştirmelidir. Ancak halen yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri sigorta şirketlerine bu yönde bir zorunluluk yüklememesi nedeniyle sigorta ettirenler her zaman kendi önlemlerini almalı, tanzim ettirdikleri poliçe şartlarını detaylıca irdelemeli ve gerekirse bir avukattan düzenleyecekleri poliçeler hakkında hukuki mütalaa almaları ileride yaşamaları muhtemel problemler ve hak kayıplarının önüne geçecektir.”

***

SİGORTA ASLINDA İŞLETME GİDERİDİR

Bursa’da sigorta acenteliği yapan Engin Pak, sanayi kuruluşlarda sigorta kültürü açısından işveren eğitim ve bilincine vurgu yaptı. Yangınların ihmal ve personel eğitimsizliğinden kaynaklandığını belirten Pak, “Ayda 2,5 milyon lira elektrik faturası ödeyen bir işveren 100 bin avro sigorta priminden kaçıyor. Sigorta bir işletme gideridir ve öyle düşünülmelidir” ifadeleriyle sigorta maliyetine ilişkin görüş bildirdi.

Endüstriyel sigortalama sürecinde birçok kriterin değerlendirmeye alındığını vurgulayan Engin Pak, “Teknik açıdan bakıldığında hepsi OSB. Ama yerleşim yeri bağlamında her bölge ayrı tutulur ve değerlendirilir. Çünkü ölçülebilir risk sigortalanır. Bazı işler tesadüfü olmaz. Aynı bölgede meydana gelmiş üst üste yangınlar sigorta şirketlerinin dikkatini çeker. Ve o bölgede sigortalama yapmaktan kaçınılır. Sigorta önemli bir iştir. Ve ciddi iş insanları, sigorta yapılamayan bölgelerde yatırım yapmaktan kaçınır. Mesela biz, Barakfakih bölgesinde tekstil sektörüne yönelik sigortalama yapmıyoruz. Otomotiv olsa bekli girilebilir” şeklinde konuştu.

İŞVEREN BİLİNÇLİ OLMALI

İşverenlerin eğitim seviyesi yükseldikçe sigorta kültürünün de arttığını savunan Engin Pak, “Dünyanın birçok ülkesine ihracat yapan ama sigortaya inanmayan yüzde 30-40’lık bir işveren kesimi var. Fakat ikinci veya üçüncü kuşak bu konuda daha bilinçli… İşverenin eğitimi bu konuda çok önemlidir. Sigortayı yük gören ya da idareten yapanlar var. Öte yandan elindeki kıymetin farkında olan ve kaybı halinde yaşanacakları öngörenler, yeni fabrika yapmaya başlamadan sigorta şirketini çağırır ve ‘nasıl yapayım?’ diye sorar. Bu konuda acenteliğini yaptığım şirketin bir teknik merkezi var ve çok büyük firmalara destek veriyor. Aslında herkes riskini satıyor. Bu bir alışveriştir. Sigorta şirketleri de satın aldığı bu riski uluslararası ölçekte satıyor. Ayda 2,5 milyon lira elektrik faturası ödeyen bir işveren 100 bin avro sigorta priminden kaçıyor. Sigorta bir işletme gideridir ve öyle düşünülmelidir” dedi.

İHMAL VE EĞİTİMSİZLİK

Pak, “Bursa’da otomotiv ve tekstil ağırlıklı bir tablo var. Tekstilde meydana gelen yangınlar nedeniyle bazı sigorta şirketleri uzak duruyor, bazıları sigorta yapıyor. Öte yandan yangınların ana kaynağı ihmal ve personel eğitimsizliğidir. Sabotaj konusu eskisi gidi değil. Artık sigorta firmaları, şirketlerin bilançolarına kadar istiyor ve geniş çaplı bir araştırma yapıyor” ifadelerini kullandı.

YEŞİL DÖNÜŞÜME TEŞVİK

Eksik sigorta konusunda yorumlama yapan Engin Pak, “Enflasyon kaynaklı değer kayıplarının önüne geçmek için artık döviz bazlı poliçeler hazırlanıyor. Kriz dönemlerinde işverenlerin sigorta bilinci daha da artıyor. Çünkü olası bir riskin gerçekleşmesi durumunda uğrayacağı büyük kaybı görebiliyor. Yeşil dönüşüm bu konuda bir şans ki biz de prim teşviki veriyoruz. Çünkü temiz enerjiyle birlikte sistem de yenileniyor. Bu da primi etkiliyor” dedi.

***

TEDBİRİN GEREKLİLİĞİ İBRETLE ANLAŞILIYOR

Bursa’da en fazla fabrika ve atölye yangının gerçekleştirildiği ilçelerin başında İnegöl geliyor. Bu konuda açıklama yapan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “Üreticiler, ‘tesis yetmiyor’ diyerek yan bahçe mesafeleri depo veya tesis yapılarak kapatılıyor” dedi ve bu durumun itfaiyenin olası bir yangına müdahalesini engellediğini belirterek ‘tedbirin gerekliliği, acı dersler veya ibretle anlaşılıyor’ dedi.

İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, şu açıklamada bulundu: “Büyükşehir Kanunu ile birlikte 2014’ten itibaren itfaiye biriminin yönetimi Büyükşehir Belediyelerine geçti. Ancak ilçe belediyelerinin bu konuda bir sorumluluğu yoktur diyemeyiz. İnegöl bir sanayi şehridir. Ve mobilya sanayisi ağırlıklıdır ki şuan 650 milyon dolar seviyesinde bir mobilya ihracatı var. Mobilya üretiminde de sünger, kumaş, iplik, boya gibi birçok madde kullanılıyor. Bunların diğer sektörlere nazaran daha üst düzey bir güvenlik ve tedbire ihtiyacı var. Aslında her birinin yönetmeliği var. Fakat üreticiler, ‘tesis yetmiyor’ diyerek yan bahçe mesafeleri depo veya tesis yapılarak kapatılıyor. Oysa bir yangın durumunda itfaiye bu bahçe mesafelerinden girerek müdahale ediyor. Bu hatalar da acı derslerle neticeleniyor. Tedbirin önemi ve gerekliliği, bu dersler veya ibretle anlaşılıyor. İtfaiye teşkilatımız, yapı kullanma ruhsatı verirken kesinlikle ‘yangınla ilgili proje ve uygulamanızı görmem lazım’ diyor. Belediye olarak bu konuda eksikleri olan bir yere yapı ruhsatı kesinlikle vermiyoruz. Tarım arazileri üzerinde veya planlı alanlarda olup da projeye aykırı olanlara müdahale ediyoruz. Yıkım yapmaktan asla kaçınmıyoruz.”

Yorumlar (0)
Namaz Vakti 16 Nisan 2024
İmsak 04:46
Güneş 06:17
Öğle 13:09
İkindi 16:51
Akşam 19:50
Yatsı 21:15
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 32 87
2. Fenerbahçe 32 85
3. Trabzonspor 32 52
4. Beşiktaş 32 48
5. Rizespor 32 48
6. Başakşehir 32 46
7. Kasımpasa 32 46
8. Sivasspor 32 44
9. Antalyaspor 32 42
10. Alanyaspor 32 42
11. A.Demirspor 32 40
12. Samsunspor 32 38
13. Ankaragücü 32 37
14. Kayserispor 32 37
15. Konyaspor 32 36
16. Hatayspor 32 33
17. Gaziantep FK 32 31
18. Karagümrük 32 30
19. Pendikspor 32 30
20. İstanbulspor 32 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 30 68
2. Göztepe 30 60
3. Kocaelispor 30 52
4. Ahlatçı Çorum FK 30 52
5. Sakaryaspor 30 51
6. Bodrumspor 30 49
7. Boluspor 30 46
8. Bandırmaspor 30 46
9. Gençlerbirliği 30 44
10. Erzurumspor 30 41
11. Keçiörengücü 30 36
12. Şanlıurfaspor 30 34
13. Ümraniye 30 34
14. Manisa FK 30 33
15. Tuzlaspor 30 32
16. Adanaspor 30 32
17. Altay 30 15
18. Giresunspor 30 7
Takımlar O P
1. M.City 32 73
2. Arsenal 32 71
3. Liverpool 32 71
4. Aston Villa 33 63
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 33 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 32 43
12. Fulham 33 42
13. Bournemouth 32 42
14. Crystal Palace 32 33
15. Brentford 33 32
16. Everton 32 27
17. Nottingham Forest 33 26
18. Luton Town 33 25
19. Burnley 33 20
20. Sheffield United 32 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 31 78
2. Barcelona 31 70
3. Girona 31 65
4. Atletico Madrid 31 61
5. Athletic Bilbao 31 57
6. Real Sociedad 31 50
7. Valencia 31 47
8. Real Betis 31 45
9. Villarreal 31 39
10. Getafe 31 39
11. Osasuna 31 39
12. Las Palmas 31 37
13. Sevilla 31 34
14. Deportivo Alaves 31 32
15. Mallorca 31 31
16. Rayo Vallecano 31 31
17. Celta Vigo 31 28
18. Cadiz 31 25
19. Granada 31 17
20. Almeria 31 14