banner52

10.05.2022, 09:12

Türkiye’nin Yapısal Reform Serüveni

İçinde bulunduğumuz ayda önemli bir kitap satışa sunuldu. Zamanlaması çok doğru ve kitabın daha geniş kesimler tarafından okunup anlaşılabilmesi için son derece sade bir dil kullanılmış. Dr. Mahfi Eğilmez tarafından kaleme alınan, ‘Yapısal Reformlar ve Türkiye’ adlı kitaptan bahsediyorum. Kitap şu anda en çok satılan kitaplar listesinde ilk sıraya yerleşmiş bulunuyor.

Kitabı ilk okuyanlardan sayılırım. Yazar aslında hepsi bilinen konuları sistematik hale getirmiş ve bir rehber kitap halinde okuyucunun algısına sunmuş adeta. Bu arada yazar Mahfi Eğilmez’in ilgi çeken yönü, konuları çok farklı açılardan değerlendirebiliyor olması. Kendisi uzun yıllar Maliye ve Hazine Bakanlıklarında denetim ve üst düzey bürokrasi görevlerinde bulundu. Son görevi Hazine Müsteşarlığı idi. Sonraki yıllarda özel sektörde finans sektöründe üst düzey yöneticilik yaptığını biliyorum. Ayrıca akademik çalışmaları, köşe yazarlığı ve TV Programları ile de çok aktif bir performans sergiledi. Çok sayıda kitap yazdı. Uzmanlık alanında hem devlet tecrübesi hem de özel sektördeki birikimi, akademik altyapı ile de bir araya gelince, okuyucunun ilgisini çeken önemli eserler ortaya çıkarabilmiş yazarımız.

REFORM İRADESİNİN OLUŞMASI REFORMUN KENDİSİ KADAR ÖNEMLİDİR

Ülke olarak içerisinden geçtiğimiz hassas süreçleri göz önüne aldığımızda, toplumun sorunlarına çözüm odaklı yaklaşma adına zamanlaması son derece doğru ve faydalı bir çalışma olduğunu belirtmeliyim. Reform kelimesi aslında ülkemizde en fazla kullanılan ancak en az hayata geçirilebilen bir konu olduğu hep ifade edilir. Tüm ülkeler için aslında reform süreçleri süreklidir ve hiç bitmeyecek şekilde kamu ve özel sektör, sosyal-siyasi ve ekonomi başlıklarında sürekli yapılarını daha verimli ve işlevsel hale getirmeye çalışırlar. Ancak reform yapılacak konuda tüm toplumun faydası hedeflenirken, bazı kişi veya grupların çıkarları olumsuz etkilenebilir. Bu nedenle reform süreçlerini yönetmek ciddi bir devlet tecrübesi, inanmışlık ve kamuoyunu ikna edebilme kabiliyeti de gerektirir.

Yazar; yapısal reformu, bir sistemin daha verimli çalışabilmesi ve şoklara karşı daha dayanıklı hale gelebilmesi için o sistemin yeniden yapılandırılmasıdır, şeklinde tanımlıyor. Bu yeniden yapılandırma, gerek maddi, gerekse genel yaşam çerçevesi anlamında refahı artırıcı bir sonuca gidişi sağlamalıdır. Bununla birlikte pek çok ülkede hukuk alanından eğitime, ekonomiden sanata kadar birçok alanda reform gereksinimi olduğu ve bunların aşamalı paketler halinde hayata geçirilmesinin doğal olduğu kabul edilmelidir. Kitapta ideal bir ekonomik yapının oluşturulabilmesi için bazı gereksinimler olduğu belirtiliyor. Yani doğrudan ekonomik reformlara girişmeden önce bir meydan temizliğine ihtiyaç var.

YAPISAL REFORM, EKONOMİ DIŞINDAKİ ALANLARIN DA DÜZENLENMESİNİ GEREKTİRİR

Bunlar Demokrasi, Hukukun üstünlüğü, Güçler ayrılığı, İşveren-İşçi Sınıfı Dengesi, Düşünce ve Anlatım Özgürlüğü ve Basın özgürlüğü olarak belirtilmiş. Ülkemiz açısından bakıldığında bu başlıkların çoğunda önemli mesafeler kaydedildiği ve AB Süreci’nde ciddi adımların atıldığı ve de bu çerçevede ülkemize Cumhuriyet tarihinin en yüksek Doğrudan Yabancı Sermaye girişinin yaşandığı dönemleri yakın geçmişten hatırlıyoruz. Ancak bugün itibariyle bu başlıkların konu edildiği hiçbir endekste arzu ettiğimiz yerde değiliz maalesef. Örneğin Kamu Görevi Etkinliği Endeksi’nde (Liyakat) 38 ülke içerisinde 32. sıradayız. Kurumsal yapıdaki bozulmaları inceleyen Yönetişim Etkinlik Endeksi’nde ise 180 ülke arasında 57’nci sıradayız. Yolsuzluk Algı Endeksi’nde 100 ülke arasında 78’inci sırada yer alıyoruz. Bu çalışmada en şeffaf çalışan dolayısı ile yolsuzluk algısı en düşük ülkeler endeksin ilk sıralarında yer alıyorlar.

Kitapta; Türkiye’nin Osmanlı İmparatorluğu’ndan başlayan Yapısal Reform denemeleri özetle, ‘Tanzimat Fermanı’, ‘Atatürk Dönemi Reformları’, ‘Demokrat Parti Dönemi’ ve ‘Tarımda Yaşanan Dönüşümler’, ‘Planlı Ekonomi Dönemleri’, ‘Liberalleşme Çalışmaları’, ‘Konvertibilite ve Küreselleşme Adımları’, ‘Ekonomide Disiplin Dönemleri’nin yanında bazı dönemlerde de popülist yaklaşımlar ve yolsuzluk benzeri durumlar nedeniyle ekonominin yapısal deformasyona girdiği yıllarda detaylandırılıyor.

Türkiye’nin neden yapısal reform ihtiyacı içinde bulunduğu sorusunu ise yazar şu başlıklarda cevaplıyor. Ülkemizde Demokrasi, Temel Hak ve Özgürlükler, Kuvvetler Ayrılığı ile Hukukun Üstünlüğü başlıklarında toplumda ciddi kaygılar bulunduğunu belirtiyor.

Denetim ve Denge mekanizmalarının etkinliğini yitirmiş olması nedeniyle yürütme erkinin kendisini sadece seçimlerde hesap vermekle sorumlu olarak görmeye başladığını, Siyasal Kutuplaşma nedeniyle parlamentoda uzlaşma imkânlarının son derece zayıfladığı, yasamanın yürütme üzerindeki denetiminin zayıfladığı, Merkez Bankası kanunundaki hükümlere rağmen bağımsız para politikası yürütme imkânının ortadan kaldırıldığı, Kamu yönetiminde Liyakat ve Yolsuzlukla mücadele konularında ciddi gerilemenin söz konusu olduğu üzerinde duruluyor.

İfade ve basın özgürlüğü konusundaki engeller de önemli problem başlıklarındandır. Türkiye Ekonomisinin yönetimi ve kararların bilim ve rasyonaliteye uyumu konusunda tüm çevrelerde maalesef pozitif bir kabul söz konusu değildir.

SOSYAL-SİYASAL VE EKONOMİK ENDEKSLER YAPISAL REFORMLARI İŞARET EDİYOR

Bu noktada kitapta tablo halinde Türkiye’nin adeta yönetim performansını da açıklayan birkaç endeks daha veriliyor. İnsani Gelişme Endeksi 189 ülke içerisinde 64’üncü sıra, OECD Daha İyi Yaşam Endeksi 38 ülke içerisinde 35’inci sıra, Demokrasi Endeksi 167 ülke içerisinde 104’üncü sıra ve Hukukun Üstünlüğü Endeksi 128 ülke içerisinde 107’nci sıra. Bu sonuçlar ülkemizin siyasi, sosyal ve ekonomik tablosunun bir bütün olarak yeniden yapılandırılması zaruretini açıkça ortaya koyuyor. Hemen ardından bu yapısal reform gereksinimini kim, hangi zaman diliminde ve nasıl gerçekleştirebileceği soruları geliyor. Öncelikle bu reformların ülkemizin daha güçlü bir pozisyona ulaşabilmesi için gerekli olduğuna inanan bir siyasi kadroya ihtiyaç var. Sadece bu yeterli değil. Bu siyasi kadroların bu yapısal dönüşüm ihtiyacına toplumu da ikna ettirebilmeleri gerekiyor. Toplumun direnç gösterdiği reformların başarı şansının az olduğu tecrübe ile sabit. Ayrıca bazı reform başlıklarında toplumsal uzlaşma sağlanması mümkün olmayabilir.

Türkiye’nin eğitim başta olmak üzere birçok reform başlığında vatandaşlarının tümünü kapsayacak sosyal ve siyasal dönüşümleri yapması şarttır. Bunları yapmayıp sadece ekonomi alanındaki yapısal reformları gerçekleştirmenin bu ülkeyi ‘muasır medeniyet’ seviyesine taşıyamayacağı da öngörülüyor.

Yapısal reform yapılırken öncelikle siyasetçilerin bu reform sonucu oy kaybedebilecekleri riskini dikkate almaları, Toplumun da ülke yararı için yapılacak ve orta vadede kendilerinin de faydasını görecekleri bu reformun ortaya çıkaracağı faturayı ödemeye hazır olup olmadıkları hususları iyi analiz edilmelidir.

Sonuç olarak, Türkiye’nin ihtiyacı olan yapısal reformlar kitapta şu başlıklar altında toplanmış bulunuyor: Hukukun Üstünlüğü, Düşünce ve İfade Özgürlüğü, Eğitim, Medya, Çevre, AB ile İlişkiler, Kamu Hizmet Yeterliliği ve Liyakat, Büyümeyi İthalata Bağlı Olmaktan Kurtarmak, Vergi Sistemi, Enerji, Faiz politikası, Veri Güvenirliği, Rekabet Eşitsizliği, Kayıt Dışılığın Önlenmesi, Borç Üstlenimli Projeler, Dövizle İç Borçlanma, Dolarizasyon, Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Teşvik Rejimi, Bankacılık ve Finans reformu, Reel Kesim Reformu, Tarım ve Hayvancılık Reformu, Sosyal Güvenlik ve Sağlık, Merkez Bankası Bağımsızlığı, Müsteşarlıkların Yeniden İhdası, Devlet Planlama Teşkilatının Yeniden Kurulması, TÜİK’in Bağımsızlığı, Vergi Denetiminin Etkinliği…

YAPISAL REFORM İÇİN UYGULAMADA HUKUKA UYUM GEREKİYOR

Bu başlıklar çoğaltılabilir veya farklı yaklaşımlarla Türkiye’nin yapısal dönüşüm yol haritaları hazırlanabilir. Ülkemiz bir seçim ortamına daha hızla yaklaşıyor. Bu reform talebinin vatandaştan da gelmesi önemlidir. Siyasi parti programlarında ve seçim beyannamelerinde benzer başlıklarda projelere muhtemelen sıkça rastlayacağız. Burada bir gerçeğin altını çizmek isterim. Türkiye’de bu reformların çoğunu gerçekleştirmek için mevcut yasaların yeterli olduğunu sadece hukukun üstünlüğünün sağlanması ve yöneticilerin yasalara uyum noktasında hassasiyet göstermeleri yeterli olacaktır.

Yorumlar (0)
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:28
Güneş 06:03
Öğle 13:07
İkindi 16:54
Akşam 20:00
Yatsı 21:29
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14