bursagorus.com.tr
2022-04-12 11:26:09

5 Nisan Avukatlar Günü

AV. Suna Soydaş Fırat

12 Nisan 2022, 11:26

Lisede Matematik bölümü öğrencisiydim. Benim zamanımda bölümler şimdiki sayısal-sözelin karşılığı fen/ matematik- edebiyat olarak ayrılırdı. Fen/matematik bölüm kısımları daha çok çalışma gerektirirdi ve üniversite sınavında başarılı olmak, doğru yaptığın sayısal sorulara bağlı idi. Bu nedenle genelde üniversite okumak isteyen ve derslerine daha çok çalışan öğrenciler fen/matematik bölümünü seçerlerdi. Tabi bu bölüm için ortalama puan da gerekiyordu.

Kendimde daha çok sayısal yetenek olduğu düşüncesi ile ben de matematik bölümü öğrencisi olmuştum. Derslerim de çok iyiydi. O güvenle üniversite sınavına hazırlanıyorduk. Hazırlanıyorduk derken şimdiki zaman gibi mantar gibi kurslar, özel dershaneler yoktu tabi. Sadece vefakâr ve öğrencilerine düşkün öğretmenlerimiz hafta sonları bizi okula çağırır, karşılıksız kurs verirlerdi. Öğrenciliğimiz doya doya yaşamış, kaliteli eğitim almıştık. Üniversite sınavı tek aşamalı bir sınavdı ve bizden sonra çift aşamaya geçildi. Üniversite tercihleri sınav öncesi yapılır gönderilir, sınavdan aldığın puana göre de yaptığın tercihlerden bir okul kazanır veya puanın yetmezse de üniversiteyi kazanamazdın.

Fen/matematik bölümü öğrencisi, hem de başarılı bir öğrenci olarak, gerçek istek veya istediğin meslekle ilgili bölüm değil, olabildiğince en yüksek puanlı bölümler yazılırdı. Ben de o gazla tercihlerimin ilk 14 kısmına tüm en yüksek mühendislikleri doldurmuştum. 15. Tercihim Ankara Ünv. Hukuk fakültesi idi. Genelde sosyal bölüm isteyen herkesin 1. Tercihi olan A.Ü Hukuk fakültesi benim 15. Tercihimdi. Aslında hiç hukuk istemiyordum. Çünkü babam C.Savcısı, ablam hukuk öğrencisi idi. Hem babamın ikide bir baktığı kalın kitaplar, hem ablamın kafasını kaldırmadan çalıştığı ciltler dolusu kitaplar beni açıkça korkutmuştu. Yine de babamı kırmamış, babamın ve ablamın okuduğu hukuku listeye yazmıştım ama nasılsa mühendisliklerden birini kazanırım diye düşünüyordum.

Sınav günü rahatsızlanmam, heyecan ve bir sürü duygu ile beklediğimden düşük doğru cevaplarım çıktı ve nihayet üniversite sınav sonuçları açıklandı: Ankara Ünv. Hukuk Fakültesini kazanmıştım. Bunu duyduğumda hiç de memnun olmamıştım. Aslında yüzde 1’lik dilime girmiştim ama gene de bana yetmemişti. Tebrik edene “ben burada nasıl okuyacağım” diye cevap veriyordum.

Ankara’ya gitmem, yurda yerleşmem, yurdun ilk gecesi ranzamda bu dört senenin nasıl geçeceğini düşünmem ve ağlamam daha dün gibidir. Ertesi gün okulun ilk günü koskoca amfide ilk günümüz başlamıştı. İlk derslerimizi dinlerken duyduğum tek bir his vardı: Ben kesinlikle hukukçu olmalıyım. Planlamadan, istemeden girdiğim Hukuk Fakültesi için ilk günden itibaren her zaman yaradanıma şükranlarımı sundum. Benim okulum ve hayatım hukuktu ve Rabbim bunun için beni oraya göndermişti. Hayat mutlaka ne hayırlı ise insanı oraya yönlendiriyor. Bunu ilk defa okuldaki ilk günümde, devam eden hayatımda da pek çok kere şahit oldum.

Okulumu bitirdim, hiç düşünmediğim bir şehir olan Bursa’ya babamın mesleği sebebi ile geldim ve Bursa Barosuna bağlı olarak Avukatlığa başladım. Okulda duyduğum sevgim hala bugün mesleğim için de geçerli. Ben Avukat olarak doğmuşum ve hak ve adalet için savaşmaya gelmişim. Avukatlıkta fiilen emeklilik mümkün değildir, çünkü hukuka duyduğunuz bağlılık damarlarınızda kan ile akmaktadır.

Ülkemizde 3 Ocak 1934 tarihinde İzmir’de Türk Avukatlar Birliği toplantısında İstanbul Barosu'nun 70 yıl önce, 5 Nisan 1878'de ilk genel kurul toplantısını yapmış olduğu fark edilmiş ve bu günün Avukatlar Günü olarak kutlanmasına karar verilmiştir. Daha sonra Barolar Birliğinin kurulması ile 5 Nisan Avukatlar Günü olarak Avukatlık Kanununa girmiştir.

Hukukun bizzat içinde olmanın, adaletin sağlanmasına katkıda bulunmanın, kamu hizmeti vermenin, hakkı yenen bir vatandaşın dayandığı bir omuz olmanın verdiği haz tarif edilemez. Sadece vatandaşların değil, sessiz canların da sesi olmak, doğanın ve hayvanların katledilmesine karşı hukuk zırhını kuşanmak, bir ağacın dalının bile kırılmasına engel olmak, hukuksuz tüm uygulamalara karşı anında dava açabilmek keyfi ve toplum içinde AVUKAT olmanın verdiği gurur ve özgüvenle yaşama sebebiyle hemen her gün yüce rabbime şükrediyorum. Ben bilmedim “O” bildi benim görevimi ve bu görevi onurla yapmamı sağladı.

Hukuk devletinin olmazsa olmazı yargı erkinin temel tası ve en büyük güvencesi olan, savunma mesleğinin temsilcileri olan avukatlarımızın ve tabi ki kendimin bu özel günü olan 5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜNÜ kutlarım.

Kalın sağlıcakla…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.