bursagorus.com.tr
2022-02-15 09:34:33

Kas Gevşetici

Prof. Dr. Necmi Gürsakal

15 Şubat 2022, 09:34

Belediye otobüs durağında, benim gibi zamanında salgın nedeniyle evlerine kapatılan birkaç 65 yaş üstü arkadaş, “Hiç belli olmaz, belediye otobüslerindeki kartlar da paralı olabilir, fırsat bu fırsat bedavanın tadını çıkaralım” dercesine otobüs bekliyorduk. Arka camında: “Güvendiğim dağlara kar yağdıranlar, hazırlanın kaymaya geliyorum” yazan edebiyat meraklısı bir gencin ucuz ama havalı özel aracı, acı bir fren ile arabanın arkası benim önüme gelecek şekilde durdu.

Hızla otomobilini terkeden şoför arkadaş, otomobilin bagajını açtı ve kapamadan, omuzlarındaki ceketi savura savura, oradan aldığı bir torba ile caddenin karşısına yöneldi. İşte benim fotoğrafta gördüğünüz beyzbol sopası ile tanışmam böyle oldu. Bir anda açık bagajda, üzerinde “Kas gevşetici” yazan bir beyzbol sopası ile göz göze geldim.

İçi dağınık bagajdan gelen sese önce ben de inanamadım. Eve döndüğümde karıma, açık bir bagajdan bana bir beyzbol sopasının seslendiğini duyduğumu asla söylememek için kendi kendime yeminler ettim. Halüsinasyon görmekle suçlanacağım bir olaya karışmamak amacıyla, içimden dualar bile okudum ama her şey boşunaydı. Sesini yükselte yükselte anlatıyordu beyzbol sopası:

“Hey baksana! Şaşırmana gerek yok, ben seslendim sana.

Benim eski sahibim de arabasının arkasında, ‘Ölüme gidelim dedin de mazot mu yok dedik’ yazan biriydi. O da beni ilk gördüğünde benim seslendiğime inanmamıştı. Zamlardan sonra sildirmiş galiba o yazıyı.

Ben onun bagajındayken de birkaç kavgaya karıştım ama pek de önemli bir vukuatım olmadı o günlerde. Sonra beni bir gün onun açık bagajından bu hayvan çaldı. Ben aslen New York’luyum, oradan geldim.

Üstümdeki bu ‘Kas gevşetici’ yazısını da bu manyak yazdırdı. Onu sollayan, arkasında, ‘Otopsi istiyorum, hayallerim kendi kendine ölmüş olamaz’ yazan bir kamyon şoförüyle onun giriştiği kavgada, inan sonumun geldiğini düşündüm.

Sen kalk New York’dan buraya gel, Şereflikoçhisar’da karıştığın bir kavgada parçalan…

Neyse son anda benim yerine adamın kafası duman oldu da ben kurtuldum”.

Çaktırmadan duraktaki diğer kişilerin de “Kas Gevşetici”nin söylediklerini dinleyip dinlemediklerini kontrol ettim. Kimse açık bagajın içindeki beyzbol sopası ile ilgilenmiyordu. Kas Gevşetici durmadan konuşuyordu:

“İnan bu ülkedeki eski günlerimi çok arıyorum.

Geçenlerde bir süreliğine arka koltukta yolculuk ettim ve çok şaşırdım. Yollar bomboştu, saatler içinde gidilen yerlere onbeş dakikada gidiliyordu.

Ana caddeye yan yollardan çıkan araba sayısı da yok denecek kadar azdı. Nerede kavga çıkacaktı da benim manyağın bana ihtiyacı olacaktı…

Bu koşullarda eğer gerçekten doğalgaz fiyatları da o kadar artmışsa, benim bu serseri beni köydeki evinde sobada yakar valla diye düşünmeye başladım.

Neyse, o kadar da karamsar olmama gerek yokmuş. Bir benzin istasyonunda, “önce para, sonra benzin” anlayışı yüzünden bizimki adamlarla kavgaya tutuşunca, ümitsizliğe neden olmadığını anladım.

Bir kapı kapansa bile, başka kapılar açılacaktı herhalde…

Galiba bunlar trafik sorununu, benzin fiyatlarını artırarak çözmüşler. New York’a dönsem orada da anlatacağım. Trafik asıl orada gerçek beladır. Onlar da yapsınlar zammı, çözsünler sorunu.

Bunların daha imparatorluk olduğu bir zamanda, “Talebeler olmasa maarifi ne güzel idare ederdim” diyen biri gibi, bunlar da herhalde yollarda otomobiller olmasa, trafik sorunu çözülür diye düşünmüşler.

İşsizliği ve bir bagajda unutulmayı hiç sevmiyorum. New York’a dönüp beyzbol maçlarına çıkabilmem için de bir hayli yaşlıyım artık.”

Bir beyzbol sopasının dertleri ile empati kurabileceğim, ölsem aklıma gelmezdi doğrusu…

Kas Gevşetici’yi gitiğim emekli kahvesine davet etmek bile geçti aklımdan…

Bu saçma hareketlerimle birilerine, “Ya demans, ya Alzheimer galiba bu…” dedirtmek için kaşınıyordum sanki. Uzaklara bakıp Kas Gevşetici’yi dinlemiyormuş havası takındım.

Ama benim peşimi bıracağı yoktu bunun:

“Ayıp ediyorsun, yahu insan bi dinler şu garibanı. Hem misafir sayılırım burada ben, sizin kültürünüzde misafir önemli diye biliyorum”.

Tam o sırada açık bagajın arkasına, arabayı oradan alıp götürmekle görevli bir trafik çekicisi yanaşmaz mı…

“Haydi hayırlı işler, bol güreşler. Çalışmadan buradan yatmak bitiyor galiba…” dedi Kas Gevşetici içi neşe dolu bir sesle gazaya gidiyormuşcasına. O laf öyle mi “güreş” nereden çıktı dememe kalmadan, ceketi omuzlarındaki bıçkın şoför de bagajın yanında bitti bir anda.

Nereden ortaya çıktıysa, “Sen de arabanı belediye otobüs durağına niye park ediyorsun hemşerim?” diye bağıran bir başka bıçkın genç görüldü ortada. Onun kafasına, çekicinin şoförüne saldırmayı bırakıp yönelen Kas Gevşetici’yi bir anda havada gördüm.

Neden araya girdim…

Neden karakolda, “Biz onunla konuşuyorduk” filan dedim…

Hiç bilmiyorum.

Evde de doğal olarak, “Kas gevşetici’ymiş… Senin beynin gevşemiş” azarını işittim…

Oysa ben o sırada, beyzbol sopası satışlarının da azalacağını düşünüyordum.

Yorumlar (2)

Namık Çıracıoğlu 2 Yıl Önce

Acaba yoklamaya mı geliyorlar bizleri?

Mustafa TAYAR 2 Yıl Önce

Türkiye, beyzbol oynanmadığı halde dünyada ençok beyzbol sopası satılan dördüncü ülke.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.