banner52

banner78

banner74

banner57

banner71

01.02.2022, 05:00

Katma değer vergisinde ne yapılırsa reform olur?

Yıl 1984. İktidarda Anavatan Partisi ve Başbakan Turgut Özal var. Avrupa Birliği ülke gündemini ağırlıklı şekilde oluşturuyor. Avrupa Birliği vergi sisteminin omurgasını oluşturan “Katma Değer Vergisi” hükümet tarafından ciddi şekilde ele alınıyor. Bizler o yıllarda Maliye Bakanlığı koridorlarında dolaşan genç bir merkez denetim elemanı idik. Katma Değer Vergisi Kanun taslağı öncelikle Bakanlığın Vergi bürokrasisi mutfağında hazırlanıyordu. Dönemin Maliye Bakanı Vural Arıkan Türkiye ölçeğinde tanınan önemli bir vergi uzmanı idi. Alt kadroda yine dönemin önemli bürokratlarından Gelirler Genel Müdürü Altan Tufan bu reformun odağındaki isimdi. Ve onun yardımcıları bugün kamuoyunun yakından tanıdığı Zekeriya Temizel ve Kemal Kılıçdaroğlu bu süreçte devrede oldular. Tabii ki kamuoyunun fazla tanımadığı yüzlerce kamu görevlisi Katma Değer Vergisinin kanunlaşma sürecinin mutfağında görev yaptılar. Bu detayları şu nedenle anlatıyorum. Ülkemizin o dönemde uyguladığı yaklaşık 40 yıldır ciddi bir değişikliğe uğramamış ve de verimli olmayan bir vergi sisteminden Avrupa Birliği uyumu çerçevesinde ülkemiz yeni ve modern bir vergi sistemine geçiş yapıyordu. Reformun adı Katma Değer Vergisi idi.

Katma Değer Vergisi Kanunu uzun görüşmelerden sonra TBMM ‘de 26.10.1984 tarihinde kabul edildi. O gün ilginç bir tesadüf Başbakan Özal tarafından çeşitli gerekçeler ile istifası istenilen Maliye Bakanı Vural Arıkan istifa etmemekte direnince görevinden azledildi. Yani KDV Kanununun mecliste kabul edildiği gün Maliye Bakanının görevinden azledildiği ve yerine Ahmet Kurtcebe Alptemoçin’in yeni Maliye Bakanı olarak göreve başladığı gün olarak kayıtlarda yerini aldı. KDV Kanunu 1.1.1985 tarihi itibariyle de yürürlüğe girdi. Kanununun temel özelliği verginin indirim mekanizmaları kullanılarak yansıtılabilmesi idi. Bir başka anlatımla vergi yükü bu sistemde genel prensip olarak ithalatçı, sanayici veya ticaret erbabı üzerinde değil nihai tüketici üzerinde kalmasıdır. Bu vergi devreye girmeden önce çeşitli üretim ve ticaret ortamında alınan 8 ayrı vergi (Gider Vergileri) kaldırıldı. Genel KDV oranı yüzde 10, Temel gıda maddeleri satışında ise sıfırdı.

***

KDV İLE 37 YILLIK BİRLİKTELİK

Katma Değer Vergisi tam 37 yıldır uygulamada. İlk yıllarda toplam vergi gelirlerinin yüzde 25’i olarak öngörülen KDV hasılatı ileriki yıllarda hep yükselerek bugün itibariyle vergi gelirlerimizin yüzde 34’ü seviyelerine kadar ulaştı. Çok iyi bir belge düzeninin uygulanmasını gerektiren KDV sistemi zaman içerisinde birçok uygulama ile desteklendi. Ücretlilere vergi iadesi, KDV tevkifat sistemi, müteselsil sorumluluk, KDV iadelerinin hızlandırılmış sistem üzerinden ve indirimli teminat uygulamaları ile yürütülmesi ve Risk Analizi gibi sistemler devreye alındı. Özel kanunla yetki ve sorumlulukları düzenlenen Yeminli Mali Müşavirlik meslek mensuplarının tasdik raporları ile uygulama desteklendi.

Zaman içerisinde çok sayıda kurum ve işlem Muafiyet ve İstisna olarak kanunda yer aldı. Kanunda 50‘nin üzerinde değişiklik yapıldı. Yasanın sistematiği gereği İstisna ve muafiyetler arttıkça KDV iadesi miktarları da artmaya başladı. Kanunda özellikle engel bir durum yok ise müşterisinden istisna ya da oran indirimi nedeniyle KDV tahsil edemeyen tüm firmalar girdilerindeki KDV yükünden arınmak için KDV iadesi talep etmeye başladılar. Diğer taraftan ise belge düzeninin düzgün gitmesi gerekirken kayıt dışı ticari muamelelerin oranında maalesef eksilme olmadı. Bu durum vergi mükellefleri arasında büyük bir adaletsizlik yaratmasının yanında yapılan vergi iadelerinde de aşırı kontrollü bir sürece girildi. Örneğin bir firmanın bir dönemdeki KDV iade talebi Yeminli Mali Müşavir tarafından tüm yasal yükümlülükler ve genel kabul görmüş denetim ilkelerine göre denetlenerek şirketin alması gereken KDV iade rakamı tespit ediliyor. Bu çalışma sırasında Yeminli Mali Müşavir yasaların kendine tanıdığı tüm inceleme ve araştırma yetkilerini kullanıyor. Düzenlenen tasdik raporu vergi dairesine teslim ediliyor. Normal prosedüre göre rapor usul eksikliği var mı diye kontrol edilip hızlı şekilde iade işleminin tamamlanması gerekirken maalesef uygulama böyle olmuyor. Rapor alındıktan sonra memur, şef, müdür yardımcısı ve Müdür raporu uzun sürelerde inceliyorlar. Aslında Müdür dışındaki yapılan incelemeler mevzuata uygun değil. Her biri uzmanlık isteyen konularda dahi fikir beyan ediyor ve yeni bilgi belgeler istiyorlar. Hepsi tamamlanıyor. Fakat bu kez de vergi dairesinin üst birimi olan Vergi dairesi başkanlığındaki inceleme süreci başlıyor. Burada da Vergi dairesi Müdürünün onay verdiği rapor yeniden bir memur tarafından inceleniyor. Sonra Grup müdürü ve nihai olarak Vergi Dairesi Başkanının imzası ile süreç tamamlanıyor. Bu arada olan KDV iadesi bekleyen firmaya oluyor. Alınamayan iadenin finansman maliyetini firma yansıtamıyor.15 günde yapılacak işlem bazı durumlarda 8-9 ay sürebiliyor. Vergi dairesi bu süre aşımını mükellef nezdinde belge bilgi beklemede geçtiğini söyleyerek izah etmeye çalışıyor. Hâlbuki kanunla yetkilendirilen ve yeterlilikleri ciddi sınav ve şartlarla oluşturulmuş Yeminli Mali Müşavirler yazdıkları tasdik raporlarının sonuçlarından müteselsil olarak sorumludurlar. O raporların idarede yeniden incelenmesi sistemi anlamsız hale getirmekte zaman ve iş kaybına neden olmaktadır.

***

VERGİLEMEDE BÜYÜK RESİM SÜRDÜRÜLEBİLİR Mİ?

Yukarıda anlatmaya çalıştığım hassasiyetlerin temelinde KDV sisteminin güvenli bir zeminde uygulanmaması durumu vardır. Satış ve maliyet rakamlarının fiili durumla uyumlu olmaması temel sorundur. Fiili durum ile belge düzeninin paralel gitmesinin sağlanması ile KDV sisteminin başarısından söz edilebilir. Bu başarılamayınca yurtiçi işlemlerden elde edilen KDV miktarı bütçe içerisinde sürekli oran olarak azalmakta buna karşın ithalatta alınan KDV miktarları ise sürekli yükselmektedir. Şu andaki veriler toplam tahsil edilen KDV’nin 2/3’sinin İthalde Alınan KDV den oluştuğunu göstermektedir. Yani yurt içi KDV uygulamalarında ciddi bir eksiklik derhal göze çarpmaktadır. Türk Vergi Sisteminin dünyadaki gelişmiş ülke ekonomilerindeki vergileme yapısındaki Dolaylı/Dolaysız vergi eşitliği özelliğini 40 yıldır başaramadığını biliyoruz. Ülkemizde toplam vergi gelirleri içerisinde Dolaylı vergilerin oranının hala yüzde 65’ler de olması, sistemi ne kadar adaletsiz bir zeminde götürdüğümüzün de bir işaretidir. Yani zengin ya da fakir tüm gelir düzeyindeki vatandaşlar olarak harcamalarımızda aynı oranda dolaylı vergi ödediğimiz gerçeğini bir türlü değiştiremedik. Vergi sistemimizin topluca rehabilitesinin nasıl olacağı konusu, vergiciliği de aşan boyutları olan kapsamlı bir konudur. Bu yazının kapsamı KDV Kanununda değişikliklerin konuşulduğu şu günlerde yıllardır içi boşaltılmış olan reform kavramına uygun bazı katkılar sunabilmekten ibarettir. Şu başlıklar üzerinde çalışılmasını önermekteyim.

  1. Yeni kurulan işyerleri, faaliyeti sınırlı firmalar, zarar eden işyerleri gibi ticari katma değer henüz oluşturamamış firmaların belirli büyüklüğün üzerindeki fatura düzenleme yetkileri sınırlandırılmalıdır. Ticari katma değer oluşturma süreçleri izlenmeli ve zaman içerisinde fatura düzenleme yetkileri normalleştirilmelidir. Şu anda bu durumdaki işletmelerin milyonlarca liralık fatura düzenlemelerinin önünde pratikte bir engel bulunmamaktadır.
  2. İşçilik ve mesleki faaliyet nedeniyle yüksek kar marjı ve ödenecek KDV çıkan firmaların maliyet oluşumları düzenli şekilde izlenmelidir. Sorunlu fatura girdileri bu ortamlarda oluşabilmektedir.
  3. Müşterilerine belgesiz ya da sınırlı belge düzenleyen firmaların kaydi stoklarında yer alan emtiaların başka firmalara fatura edilmesi. Maalesef bu durumda uygulamada yaygın gözüküyor.
  4. Transfer Fiyatlaması da denilen düşük fiyatlı faturalama işleminin emsal fiyat kriterlerinin sağlıklı oluşturulamaması,
  5. KDV Kanununda yer alan Muafiyet ve İstisnaların radikal şekilde daraltılması, oluşacak hassasiyetlerin ekonomik ve sosyal bütçe kalemleri ile giderilmesi,
  6. KDV ‘de İngiltere uygulaması gibi “Devreden KDV’nin her ay iade edilmesi” sisteminin belge düzenini tam oturtmadan yapılmasının ciddi sorular doğurabileceği,
  7. KDV oranlarındaki farklılıkların giderilerek bu gerekçeden kaynaklanan KDV iade ortamının ortadan kaldırılması,
  8. İhracat yapan sektörlerin geçmiş yıllar katma değer (karlılık) rakamları incelenerek ihracat bedelinin belirli bir oranının doğrudan ihracatçıya avans şeklinde teminatsız olarak ödenmesi ve vergi idaresinin belge incelemelerinin sonradan yapılarak iade rakamlarının kesinleştirilmesi,
  9. Enflasyon kaynaklı karların vergilendirilmemesi için gerekli hukuki altyapının hazırlanması

Yukarıdaki önerilerin vergi idaresi ve vergi denetimi başlıklarında çoğaltılması mümkün. Ancak ekonomideki süreçlerin, sosyal politikaların, enflasyon ile ülkenin tasarruf ve yatırım ihtiyacının vergileme kararlarını her dönemde etkilediği gerçeği de unutulmamalıdır. Sonuç itibariyle sağlıklı işleyen bir vergi sistemi ülkede gelir dağılımı adaletini sağlar, vergisini ödeyen vatandaşın verginin nereye harcandığını sorma hakkı oluşur. Ve ülkenin ekonomisinin finansmanı tabana yayılmış vergi ödemelerimizle oluşacak öz kaynaklarla sağlanır. Devletimiz borçlanmaz, daha öz güvenli politikalar üretebilir. Her alanda istikrar oluşur. Mükellefler vergilerini tam verdikleri için oluşacak istikrar ortamından dolayı daha büyük kazançları oluşur.

Tabii ki bu bir duruşu, güven ortamını, adaletli davranmayı ve iyi organize olmuş dost bir vergi bürokrasisini gerektirmektedir. Bu yapı mükelleflerin vergi uyumunu hızla artıracaktır.

Yorumlar (0)
Namaz Vakti 29 Mart 2024
İmsak 05:20
Güneş 06:45
Öğle 13:14
İkindi 16:45
Akşam 19:32
Yatsı 20:52
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13