banner52

04.01.2022, 05:00

James webb antenlerini açarken

Uzay teleskobu Hubble…

Hani o 13.4 milyar ışıkyılı uzaklıktaki galaksileri filan görüntüleyen Hubble…

Meğer bizim evlendiğimiz 1978 yılında, ABD Kongre’sinde ona fon sağlanmış ve proje için ilk adım atılmış.

Meğer bizim gibi iki adım ötesini görmekte zorlananların yanında, gökyüzünün derinliklerine bakanlar da varmış.

Hubble 1990 yılında gönderilip, 2018’de tedavülden kalkmış ama biz tanışma yıldönümümüzü bu kez de James Webb uzay teleskobu uzayda antenleri açarken evde kutladık.

1978 yılında bir yılbaşı gecesi tanışmıştık…

Hubble’ı devirdik sıra James Webb’e geldi…

Elbette onu devirme olasılığımız yok.

Z kuşağından biri sakınmadan, “Abi sizin tanışmanız da ışık yılı kadar olmuş ha!” diyebilir.

Kaç darbe, kaç müdahale, depremler, salgınlar, Kıbrıs Savaşı sırasında gece karartmaları, tüp kuyrukları, devalüasyonlar, enflasyonlar, karaborsalar görmüş; çocukluğunda, “Muzu hurmayı bırak, kendi üzümünü ye” diye şarkılar söylemiş bir kuşaktık biz.

Siz şu işe bakın ki, tanışma yıldönümümüz olan bu yılbaşı gecesini sahnelere dönen Mahsun Kırmızıgül’ün, “Yıkılmadım ayaktayım” şarkısıyla kutladık.

James Webb teleskobu antenlerini açarken…

Biz de biraz maziye baktık.

Karıma o sabah, “Kalk biz de Mihraplı Park’a gidip, oradan konum atıp bir motorlu kargocu ile pasta getirtip, tanışma yıldönümümüzü parkın ortasında kutlayalım” dedim. “Artık kargocuya da bir dilim pasta verip, birlikte selfie çektiririz” diye de ekledim.

Karım, “Saçmalama” diyerek bu ilginç önerimi değerlendirmeye almadı. İyi ki ona parka o yeşil scooter’larla gitmeyi düşündüğümü söylememiştim. Yine de ona metro istasyonlarında veya yakınlarındaki kargo dolaplarından söz ettim. “Evleri olmayanlar mı o kutuları adres gösteriyorlar?” diye sordu. “Ben de bilmiyorum ama gördüm” dedim.

James Webb’in antenleri açılırken, ben de geçmişe dalıp Sırameşeler’deki sıska ve uyumsuz halimi düşündüm. Richard Bach’ın bizde “Martı” adıyla yayınlanan bir kitabı vardır. Adı Jonathan Livingstone Seagull olan Martı’ya annesi şöyle der:

“Neden Jon neden? Neden sürünün geri kalanı gibi olmak zor Jon? Neden alçaktan uçmayı pelikanlara albatroslara bırakmıyorsun, neden yemek yemiyorsun da bir deri bir kemiksin?”

Geçmiş geçmişte kalmıyor, hele böyle önemli günlerde James Webb’in antenleri gibi belleğimizin tüm nöronları kıpraşmaya başlıyor.

Çekirge’de Çardak Restoranı’nı şimdi pek hatırlayan kalmadığı gibi, onun yanında bizim yılbaşı gecesi tanıştığımız, sonraları yıkılan Mutlu Düğün Salonu’nu da pek hatırlayan yok artık.

Kim hatırlayacaktı şimdi Eskişehir İktisadi Ticari İlimler Akademisi ile BTSO’nun Bursa’ya birlikte Bir Akademi kazandırdığı zamanları…

Profesörden çok yazar olmak isteyen, aklı bir karış havada, yeni akademisyen eski çalgıcı meteliksiz bir deliyle evlenebilme cesaretini gösteren eşim ile “doğru ata oynama” konusunda da çeşitli görüşlerimiz vardı.

O beyaz sayfayı biz mi birlikte açmıştık, yoksa hayat mı bize açmıştı onu da doğrusu pek bilmiyorduk.

Neyse…

Evlendikten sonra, “Ne o, apartman görevlileri gibi birbiri ardına iki çocuk yapılır mı?” diye dalga geçtiğimiz bir yakınımız beddua etmiş olacak ki, az zamanda büyük işler başararak iki yıl içinde bir erkek, bir de kız çocuk sahibi olduk.

Ben oğlumun adının Gürsu olmasını istediğimde eşim sorun çıkarmadı ama kızımız doğduğunda onun da adını Birsu olmasını önerdiğimde, “Yeter artık bu kadar sululuk!” dedi ve kızımızın adını Gözde koyduk.

İki çocuklu, “Sübjektif Olasılık Tahminleri” gibi istatistikçilerin bile o zaman, “Yahu bunun sübjektifi de mi varmış?” dedikleri bir konuda doktoralı kulunuz, yedek subaylığını yapmak üzre Tuzla’ya avdet ettiğinde, ülkede hiç bitmeyen darbelerden biriyle 80 yılında tanışmış ve yedek subaylığını Ankara’da tamamlamıştı.

Aklıma o günleri düşünürken, Anton Çehov’un Martı oyunundaki diyalog geldi:

“Mâşa- Para… Ne önemi var paranın! İnsan yolsulken de mutlu olabilir.

Medvedenko- Evet teoride öyle… Ama işin pratiğinde nasıl oluyor bakın: Ben, annem, iki kız, bir de erkek kardeşim topu topu 23 rubleyle geçinmek zorundayız. İnsan dediğin yeyip içer, öyle değil mi? Sonra çay, şeker? Tütün? Çık bakalım işin içinden çıkabilirsen…”

Evet, çık bakalım işin içinden çıkabilirsen…

Evet insan yoksulken de mutlu olabiliyordu…

Ama paranın da çok önemi vardı, “mühim olan insanlık” diyerek sorunlar çözülemiyordu.

Hayatım boyunca , “paranın ne önemi var?” demedim, işin teorisinden çok pratiği ile de ilgilendim. Yazıyı çok sevmeme rağmen onu bile kaçınılmaz bir şekilde para ile aldattım. 1985 yazında sırf parasızlık nedeniyle Kurşunlu’da Ağustos sıcağında, “Kayserili Büyücülerin Toplumsal Sorumluluğu“ başlığı ile bir deneme yazıp, o zamanların popüler reklam ajansı Cenajans’tan ikincilik ödülü alınca, yazı yazarak para kazanılabileceğini anladım.

Karımın benim yazar kimliğimden çok akademisyem kimliğimi sevdiğini, ama benim gönlümün de süreki hurufatla ilgili şeylerde olduğunu hiç saklamaya gerek yok.

İki çocuğumuzun da İstanbul’a üniversiteye gittikleri dönemde, karı koca yalnızlığın ne olduğunu anladık…

Sonra çocuklar büyüp evlendiler…

Torunlar oldu…

“Allah’a şükür” dedik.

Ama tek bir şeyi unutmadık, 78’deki yılbaşı gecesi dansa kalkıp birbirimizin gözlerinin içinde James Webb’in kanatları gibi açılan o yolu ve hayatlarımızın geleceğini belirleyen o anı…

Bir de ilk dans ettiğimiz şarkıyı hatırlayabilsek…

Olsun, biriktirdiğimiz onca anı yeter bize.

Teoman’ın sözleriyle:

Bir yer olsa demiştin senle ben için
Paramız olmasa da kalbimiz zengin
Birazcık gurur bolca da aşk
Çok gençtik hepsi buydu elimizdeki
Bir yol olsa demiştin senle ben için
O yolda hayatımı sana verirdim.”

Neyse, bırakalım modası geçmiş bir zamanın düşlerini bir yana da biz bakalım James Webb’in antenlerine.

Bakalım görmediğimiz neleri gösterecek, neleri anlatacak bize…

Yorumlar (3)
İlyas Sekizelma 2 yıl önce
Tebrikler. Aşk bu kadar güzel anlatılırmış. Gülen yüzün hiç solmasın, hayatın asfalt yollarında sayın eşinizle daima beraber olunuz.
Halis 2 yıl önce
Tebrikler Necmi güzel bir nostalji aynı zamanda dokundurucu anlayana selamlar
Terakkiperver ismail efendi 2 yıl önce
Necmi Bey Hocam, gecmisten gunumuze muhtelif vurgu ve hatirlatmalar ile
guzel bir tarihcey-i hayatinizi paylastiginiz icin tesekkurler ederiz, sizi buradan zaman zaman okurum, Hayatinizi anlatirken o ESKI ve MESUT gunlerdeki yokluklar kuyruklar vesaire derken malumunuz iskencelerden tutunuz akillara ziyan nice hadiseler ( yazmaya dilim varmaz) olan bitenleride ancak yasayanlar bilir, ates dustugu yeri yakar misali yani, bu arada cocuklarinizin isimleri gayet hos ve guzel, eh muhterem esiniz ile adaletli bir tercih olmus, birini siz digerini esiniz isim olarak koymuslar,
acaba kiziniz icin Birsu yerine Cansu diye teklif goturseydiniz hanimefendi ne derdi diye dusunurum, benim CanSU isminde yegenim var, kimbilir belki Allah nasip eylerse torunlardan birinin adi CanSU veya SU ile alakali bir isim olabilir, hem sizin ve bizim gerekceli bir bahanemiz var soyle ki:: Evliya celebi'nin dedigi gibi '' Bursa velhasil SU'dan ibarettir , haliyle SU sehri mudavimi olarak cocuklarimiza torunlarimiza
SU'yu hatirlatan isimler vermek Terakkiye de mani degildir diye dusunuyorum .
ilaveten hocam, gerek bizim toplumda gerek yasadigim amerika da bile projelerin isim babalari hakkinda merak edip okuyanlar pek azdir, mesele herkes
Hubble teleskop ile yeni James Webb teleskobu bilir ama arka planini pek merak etmez, 1889 dogumlu Edwin Powell HUBBLE ile 1906 dogumlu James Edwin Webb
ortak bir noktalari var, birinin ilk ismi digerinin orta ismi EDWIN , yani 3 harfli ve
birden aklima 3 harfliler geldi , korktum icimden.. haha
James Webb teleskoptan neler ogrenecegiz diye soracak olursak bunun cevabi daha birkac sene surer ve en onemlisi ilgili ve alakali kurumlar dunya'ya vermek istedigi kadar bilgi verir, malum kainat nice sirlarla dolu, insan suuru ne kadar kaldirir ? burasi soru isareti suphesiz.. sizin de dediginiz gibi bizim nesiller zor zamanlarin nesli idik, galiba 2123 senesi gelince dogacak cocuklar pek sansli olacak diye dusunuyorum,
Konu cok yonlu olup hikaye uzun olabilir, madem konu SU'dan acildi, eh bende
hanimefendinin dedigi gibi simdi gidip kendime Sulu bir isim degil ama ici az SULU omlet yapayim, (1) yaninda kahve ile, buyrun hocam beklerim, denizlerde SU bizde sulu omlet bitmez..
Affiniza magruren yorum olarak belki de fazla '' sululuk ' yaptiysam affola..
size ve muhterem hanimefendiye selam ve saygilar olsun hocam..
NOT- (1) >> Aziz Gazi Pasamiz, sebeb-i varligimiz ATATURK'de zaman zaman kahvaltida
ici az SULU peynirli omleti pek severdi .. Fakat az kahvalti yapardi vs.. ( S.S.Aydemir-Tek Adam , H.Riza Soyak-Hatiralar, Ataturk'un usagi idim-Cemal Granda - ve muhtelif diger hatiratlar-gunlukler )
Namaz Vakti 02 Mayıs 2024
İmsak 04:18
Güneş 05:55
Öğle 13:06
İkindi 16:56
Akşam 20:07
Yatsı 21:37
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14