bursagorus.com.tr
2021-12-14 10:30:13

Kent Güvenliği ve Güvenli Kent

Prof. Dr. Bekir Parlak

14 Aralık 2021, 10:30

Bu hafta sizlere “kent güvenliği” konusundan bahsedeceğim. Güvenlik kavramı geniş bir şemsiyedir. Altında birçok dal vardır. Bunlardan biri de kent güvenliğidir.

Kent güvenliği; önleyici kolluk faaliyetlerinin kentsel alanlarda uygulanmasını anlatan bir kavramdır. Önleyici kolluk faaliyetlerinin kentsel alanlarda uygulanmasının temel amacı güvenli kentler oluşturulmasıdır.

Kent güvenliği esasında bir kamu hizmetidir. Bu kamu hizmetini fiilen yerine getiren/getirmesi gereken kamu otoritesi de büyük ölçüde yerel yönetimlerdir. Konunun merkezi yönetime ve onun uzantısı olan taşra teşkilatına bakan yönü de vardır. Belediyeler yine de kent güvenliği alanında önde gelen görevli ve sorumlu kurumlardır.

Kent güvenliği, her şeyden önce bizi “güvenli kent” kavramına götürür. Güvenli kent; yalnızca “suç oranlarının düşük olduğu kent” olmayıp, güvenli kent, kentlilerin kendilerini kentin herhangi bir noktasında, günün herhangi bir saatinde güvende hissettikleri kenttir. Kadınların, çocukların, yaşlıların, engellilerin, göçmenlerin, yabancıların ve dahası tüm kentlinin, kenti paylaşan her bireyin güvende olduğu kenttir.

Bu konuda “Kent Bilgi Sistemi (KBS)” İLE “Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS)” nin önemli işlevleri olmaktadır. Bu sistemleri ve dijital olanakları kullanarak “Kent Güvenlik Sistemi (KGS)” kurulur. Çağımızda bilgi ve iletişim teknolojileri kent güvenliğinde kamu otoritelerinin elini güçlendirmiştir.

Güvenlik soyut ve somut karşılıkları olan bir kavram ve olgudur. Somut bir olgu olarak güvenli kent elbette bilimin gereği olarak “göstergelerle” ölçülür ve değerlendirilir. Söz konusu göstergeler: güvenli kent bütünsel yönetim anlayışına dayalı bir yaklaşım olup; kapsayıcı, multi disipliner ve önleyici politikaları benimser.

Dünyada güvenli kentlerle ilgili ölçüm ve değerlendirmelerde farklı indeksler kullanılmaktadır. Bunlardan biri de The Economist’in 40’tan fazla nicel ve nitel göstergeye dayanan “Güvenli Kentler İndeks”’idir. Bu indekste yer alan göstergeler; ‘’dijital güvenlik, kişisel güvenlik, sağlık güvenliği ve altyapı güvenliği’’ olarak dört tematik kategoriye ayrılmıştır. Kentler bu dört kategori için puanlamaya tabi tutulur. Bu puanlama sonuçları The Economist Dergisi tarafından her yıl yayımlanır. Örneğin Türkiye’den İstanbul ili ortalama olarak 45. Sıradadır. Bursa bu konuda İstanbul’dan daha iyi konumdadır. Henüz listede ön sırlarda yer alamasa da ümit verici bir sırada (27.) yer almaktadır.

Kent güvenliği konusunda yerel yönetimlerin önemli fonksiyonları vardır ve olmalıdır. Bir kentte güvenlikli, sağlıklı ve can güvenliği açısından elverişli bir ortam sağlamak yerel yönetimlerin başta gelen bir görevidir. Kentlinin medeni, sağlıklı, sistemli ve güvenlikli bir ortamda yaşama hakkının olduğu Avrupa Kentsel Şartı’nda da bundan bahsedilmektedir.

Kentsel güvenlik, çeşitli yapısal ve yerel faktörlere bağlı olup genellikle, kentlerde işlenen suçların önlenmesi ve bunlara müdahale edilmesine yönelik faaliyetler, programlar ile incelenir ve izlenir. Burada bir kavram daha göze çarpar; “kente karşı işlenen suç…”

Kente karşı işlenen suçlardan kasıt, genel anlamda kent olarak tanımlanan mekânlara ekonomik, sosyal, fiziksel ve kültürel yönlerden verilen zararları ve kentlerin tarihsel dokularının bozulması ifade edilir. Ülkemize ancak 1980’li yıllardan sonra “kente karşı suç ”tan söz edilmeye başlanmıştır.

Kente karşı işlenen suç olgusunda, kentlere yapılan göçlerin yoğunluğu ve gecekondulaşma oranın yüksek olmasının yanında nüfusun ve yapılaşmanın plansız bir şekilde artmasının da büyük payı vardır. Türkiye’de kente karşı işlenen suçların ya hukuk yoluyla işlendiğini ya da yapılan eylemlerin hukuk sayesinde meşru hale getirildiği vurgulanabilir.

Örnek verecek olursak; imar planları gösterilebilir. İmar tadilatlarının sayısı ülke bazında binlere varmakta ve idari yargıda en çok dava konusu olan bir husus olarak yer almaktadır. Belediye meclislerinde onaylanan her imar plan değişikliği hukuken doğru kabul edilir. Sıklıkla yapılan imar plan değişiklikleri, imar planlarını işlemez hale getirdiği, her plan değişikliğinin ise yeni bir rant kapısının açılmasına vesile olmaktadır. Yapılan plan değişikliklerinin sonunda, oluşan kent sorunlarına da dikkat edilmemektedir.

Nereden bakarsak bakalım “güvenlik” kavramı, güvenlik olgusunun ortaya çıkmasından beri değişen dinamik bir yapıya sahip olmuştur. Çağdaş dünyamızda güvenlik olgusunun bu özelliğini açıkça görmekteyiz. Sosyal, ekonomik ve politik gelişmeler sonucunda güvenlik olgusu ve devletlerin güvenlik algısı da evrime uğramıştır.

Günümüzde güvenlik olgusunun önde gelen alanlarından olan kent güvenliği önemini korumanın yanında farklı boyutlar da kazanmıştır. Konu artık, “kamu güvenliği” nin de bir parçası olmuştur. Kamu güvenliğinin başlıca bir alanı olan “siber güvenlik” kent güvenliği konusunda da dikkatle ele alınması gereken bir husustur.

Kentlerde artan suç oranları, kenti güvenliğini tehdit eden faktörlerin çoğalması kent güvenlik sistemlerinin öneminin artmasına sebep olmuştur. Kent güvenliğinin etkin, hızlı ve ekonomik olabilmesi için, yerel yönetimlere daha çok görevler düştüğü görülmektedir.

Kentin güvenliği ve kent yönetim sistemleri, ülkenin demokratik ve ekonomik durumu ile de paralellik göstermektedir. Bu konuda ülkeler ve şehirleri incelendiğinde demokratik ve ekonomik durumu görece daha iyi olan ülkelerin, kent güvenliğinde de daha iyi durumda oldukları görülmüştür.

Kaynaklar (kısaca): (Kün, Bayram, Özhan, 2020: 247), (Alacadağlı, 2020: 161), (Kaya, 2016:147).

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.